Devlet Bahçeli'nin hizib anlayışı

A -
A +

Hizib, Arabça bir kelime. Hizibçi: Bir topluluk içinde ikilik çıkaran bozguncu adam demektir. Ben MHP Merkez Yürütme Kurulu üyesi olarak çalıştığım yıllarda, katiyyen, ama katiyyen hizibçi olmadım. Hizibçiliği ihanet saydım. Ama Devlet Bahçeli ve Genel Sekreteri beni hizibçilikle suçladı. Şimdi elbette soracaksınız, "niçin?" diyeceksiniz. Açıklamak, boynumun borcudur. Bir MYK toplantısında Bahçeli dedi ki: "Kızılcahamam Büyük Birlik Partisi İlçe Teşkilatı, kendisini feshederek partimize katılmışlardır!" O gün ben de söz alarak dedim ki; -Ben bu haberi, büyük bir sevinçle karşıladım. Ama gönlüm istiyor ki önümüzdeki toplantılarda sayın Genel Başkanımız, bize yeni müjdeler versin. Meselâ desin ki; "Yaptığımız çalışmalardan sonra, Kars, Erzurum, Sivas, Ankara, Eskişehir, İstanbul, Edirne... gibi şehirlerimizde BBP teşkilatları kendilerini feshederek partimize katılmışlardır!.." Bu mümkündür arkadaşlar. BBP mensupları bizim aramızdan ayrılan değerli kişilerdir. Onlarla yeniden birleşmeliyiz. Bunun için sözü sohbeti dinlenen âkil kişilerden küçük gruplar kurmalıyız. Bunlar, şehir şehir dolaşarak BBP mensuplarıyla, idarecileriyle görüşmelidirler ve o arkadaşlarımızı yeniden partimize dâvet etmelidirler. Ben MHP'nin daha çok güçlenmesini istediğim için öyle konuştum. O konuşmadan sonra Muhsin Başkana da gittim. MHP-BBP birleşmesi için yazılar yazmak istediğimi söyledim: -Sakın yazmayın ağabey! Bunun hiçbir faydası olmaz. Çünkü Devlet Bey, birleşmemizi katiyyen istemiyor! dedi. Muhsin Başkan MHP'den ayrıldığı zaman da, TBMM'ye gitmiş, "Yapma ayrılma! Tekrar partiye dön!" diyerek ricada bulunmuştum. Bana neden ayrılmak mecburiyetinde olduğunu uzun uzun anlatmıştı. Görmüştüm ki Türkeş-Muhsin Başkan çekişmesinde, Muhsin Başkan yüzde yüz haklıdır. Bu kanaatimi açık açık yazmıştım da, anlatmıştım da. Benim: "MHP-BBP yeniden birleşmelidirler" temennimi, Devlet Bahçeli, hizibçilikle suçlamış. Acaba dünyanın neresinde, mensub olduğu partinin daha güçlü olmasını isteyen bir kimse, hizibçilikle suçlamıştır diye meraktayım. Bana göre, kör şeytan Devlet Bahçeli'nin aklına şu şüpheyi sokmuştur: "MHP-BBP birleşmesinden sonra, genel başkanlık koltuğuna ya Muhsin Başkan oturursa senin hâlin nice olur ey Bahçeli?.." Dört yıl önce Ankara'daydım. Hacı Bayram Veli türbesi önünde yanıma gelen bir hanımefendi bana dedi ki: -Ben MHP kadın kollarında çalışıyorum. Kadın kollarımızda sizin bir sohbetiniz olsun istedik. İzin için Genel Sekreterimiz Cihan Paçacı'ya çıktık. -Hizibçilere partimizde yer yok! Yavuz Bülent'i çağıramazsınız! dedi. Belki izin alabiliriz düşüncesiyle Genel Başkanımıza çıktık. O da aynen Cihan Paçacı gibi konuştu ve talebimizi reddetti. -Hanımefendi dedim ilginize bin defa teşekkür ederim. Devlet Bahçeli'nin ve Genel Sekreteri'nin beni hizibçilikle suçlamalarına çok şaşırdım ve çok üzüldüm. Şahsi sebebler yüzünden şaşırıp üzülmedim. MHP adına çok utandım. Evvela ben katiyyen hizibçi değilim. Sonra hiçbir zaman şurada-burada konuşmak arzusu içinde olmadım. Çünkü ben çeşitli televizyonlarımızda ve radyolarımızda en az yüz defa, milyonların karşısında konuştum. 71şehrimizden dâvetler aldım gidip oralarda kürsülere çıktım. Üç üniversitemiz bana Fahri Edebiyat Doktoru unvanı verdi. 22 kitabımın baskı sayısı bir milyon civarındadır. 130 bin tirajlı bir gazetede yazıyorum. 100 kişilik 200 kişilik MHP kadın kollarında konuşmasam ne kaybederim. Üzüldüğüm husus, bu kadar geri, bu kadar çarpık, bu kadar bencillik yüklü kafaların MHP'ye hükmetmeleridir!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.