Fazıl Say Alevi inancı dışında konuşuyor

A -
A +

Fazıl Say, dünyaca ünlü bir piyanist imiş. Kendisine ait bir twitterde, Ömer Hayyam'ın bir dörtlüğünü yayımlamış. O dörtlükte cennet; meyhane ve kerhaneye, benzetiliyormuş... Fazıl Say, Allaha Cennete, Cehenneme inanmayan biri. Bâzı kimselerin şikâyeti üzerine savcılık, Say aleyhine dâvâ açmış. 1.5 yıla kadar cezalandırılmasını istemiş. O ünlü piyanist de CNN Türk'te demiş ki: "Bir insanın Allaha inanıp inanmamasını bile hükümet mi tayin edecek? Benim şu anda, içinde bulunduğum dâvâ çok trajik. Bütün dünya gülüyor Türkiye'ye. Hükümet arkasındaydı bana suç duyurusu yapanın. 1.5 yıl yatarak benim Allaha inanmamı vesaire istiyor. Suçlu olduğumu hissetsem, belki kendiliğimden hapse girerim. Bir tane Hayyam'ın, matrak bulduğum için internette herkesle paylaştığım için beni takip edenlerle... Rahatsız oluyorsa etmesin beni takip ya! Bu kadar basit..." Fazıl Say, Arabesk Müziği sevmenin de vatan hainliği olduğunu iddia etmiş. Ben Fazıl Say'ın piyanosunu hiç dinlemedim. Görüyorum ki Türkçesi çok zayıf. Ayrıca, konuyu anlama bakımından da sıfır noktasında duruyor. Çünkü Fazıl Say, İslâmiyeti katiyyen bilmeden konuşuyor. Kur'anda açıkça belirtildiği gibi, dinde zorlama katiyyen yoktur. "Allahın rızası olmadan kimse iman edemez." Herkes kendi inancı ve inkârı içinde serbesttir. Meselâ: sevgili Peygamberimizin özbeöz amcası olan Ebu Leheb kâfirdi. Hz. Ali'nin babasının Müslüman olduğuna dair elimizde ciddi bir belge yoktur. 1.400 yıldan beri hiçbir Müslüman, bu inkârcılar yüzünden yakınlarını suçlamıyor. Ama Müslümanlar, Hz. Muhammed'i de Hz. Ali'yi de aşk derecesinde sevip yüceltiyorlar. Kur'ana göre bir kimsenin ne kadar inanma ve ibadet hakkı varsa, inanmayanların da o kadar inanmama hakları vardır. Nitekim bugün de, bizim ceza kanunlarımız, insanları inanmadıkları için cezalandırmıyor, ceza hukukumuzda böyle bir madde yok. Bir tesbih tanesi kadar beyni olanlar bilirler ki, inanmayan, inkârda olan kimseleri hapse atmak, onların inkârlarını kuvvetlendirmekten başka hiçbir fayda sağlamaz. Bizim ceza hukukumuz, halkımızın bir bölümünün benimsediği dinî değerlerin açıkça aşağılanmasını suç saymıştır. Böylece milletimizin daha çok huzur içinde yaşamasını sağlamak için yasaklayıcı hükümler koymuştur. Dinî inanışları yüzünden herkesin herkesi suçladığı, aşağıladığı bir toplulukta huzur olur mu? Şimdi ben burada, Fazıl Say'a hakaretler yağdırsam onun da benim aleyhimde dava açma hakkı doğar ve savcılar benim de yakama yapışırlar. Ben de, böyle bir gelişme sonunda, işi inanç noktasına getiremem. Dinsiz imansız bir kimse yüzünden aleyhime dâvâ açılır mı? diyemem. Bu ülkede herkes haddini bilmeli, herkes terbiyeli olmalıdır. Fazıl Say'ın inanmaması, İslâmi inanışlara uzak durması, beni katiyyen ilgilendirmiyor. Benim endişe duyduğum husus şu: Fazıl Say, Alevi bir ailenin çocuğu. Ama bu beyanlarının Alevilik inancıyla hiçbir benzerliği yok. Yani Aleviler de Allaha Kur'ana ve Hz. Muhammed'e inanmaktadırlar ve saygılıdırlar. Bizim Sünni topluluğumuz Fazıl Say'ın bu davranışlarını dikkate alarak bütün Alevilerimizi suçlama yoluna gitmemelidir. Yeni kardeş kavgalarına sebep olmamalıdırlar. Fazıl Say da kalkıp mertçe, erkekçe davranmalı ve Alevi inancının dışına çıktığını, yani artık Alevi olmadığını açıklamalıdır. Sünni câmiada da Fazıl Say gibi düşünenler vardır. Bu düşüncelerin Alevilikle ve Sünnilikle kıl kadar yakınlıkları yoktur.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.