Türkiye'yi ziyarete gelen Rus Devlet Başkanı Vlademir Putin 7 Ekim 1952'de Petersburg'da doğdu. Devlet Üniversitesi'nde hukuk okudu. Devlet Güvenlik Komitesi'nde (KGB)'de 15 yıl dış haber alma görevlisi olarak çalıştı. Bu sürenin 6 yılını Doğu Almanya'nın Dresden şehrinde geçirdi. 1990'da yarbayken KGB'den emekliye ayrıldı; Rusya'ya döndü Leningrad (Petesburg) Üniversitesi'nde Dış İlişkiler Sorumlusu olarak çalışmaya başladı. 1996'da Moskova'ya giderek Cumhurbaşkanlığının yönetim kadrosuna katıldı ve bu kadronun yöneticisi Pavel Barodin'in yardımcılığına atandı. Putin Temmuz 1998'de Devlet Başkanı Boris Yeltsin tarafından KGB'nin yurt içindeki işlevlerini üstlenen Federal Güvenlik Örgütü'nün yöneticiliğine getirildi. Kısa bir süre sonra da güçlü ve etkili Devlet Konseyi'nin Sekreteri oldu. 1999'da Yeltsin tarafından başbakan olarak atandı. Başbakanlığı sırasında Çeçenistan'daki isyancılara karşı başlattığı askeri harekat kamuoyu desteğinin artmasına yolaçtı. Yeltsin'in önceden kestirilmesi güç kararsız uygulamalarına tepki duyan halk Putin'in baskı altında soğukkanlı ve kararlı bir biçimde davranmasından etkilendi. 31 Aralık 1999'da Yeltsin istifasını açıkladı ve Devlet Başkan vekili olarak Putin'i atadı. Putin Rusya'yı yeniden güçlendirme vaadiyle Mart 2000 seçimlerine katıldı. Oyların yüzde 53'ünü alarak Devlet Başkanı seçildi. Güçlü bir biçimde denetlenen bir piyasa ekonomisi oluşturmayı başardı. Bugün ekonomi alanında Rusya, Türkiye'nin en önemli ortaklarından biri, ticaret hacmi 7 milyar dolar civarında, denge Türkiye aleyhine. Rusya'daki Türk yatırımları 2 milyar doların üzerinde. Türk müteahhitlerince üstlenilen işlerin değeri 12 milyar dolar. Atatürk'ün Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras, Rus siyaseti taraftarı idi. Montreux Antlaşmasında Boğazlardan geçiş serbestleşince Rusya bize karşı sertleşti. İkinci Dünya Savaşı'nda Stalin, Doğu'da üç vilayetimizi ve Boğazlarda ortak savunma istedi, bunları reddettik. Bugün iki devlet arasında siyasi pürüzler azalmıştır ama Rusya PKK yanlısı derneklere izin veriyor. 24 Nisan referandumundan sonra Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde Kıbrıslı Türkler'in tecridine son verilmek için bir çağrı yapılmasını Rusya engelledi. Rusya'nın muhalefeti Kofi Annan'ın raporunun not edilmesini bile önledi. Rusya, Türkiye- Ermenistan ilişkilerinin normalleşmemesini istiyor, Türkiye'nin istikrarını istediği Gürcistan'da Güney Osetya ve Abhazya'daki ayrılıkçı hareketleri destekliyor. Buna mukabil ABD ve AB politikalarımız Rusya ile olan siyasetimize ters düşmemektedir. Ziyarette ilişkilerin daha da gelişmesi beklenebilir.