"Merhaba Hâfız Osmân!"

A -
A +
               (Dünden devam)
Seyyid Ahmed Merâmî hazretleri, ince uzun boylu, beyaz sakallı, sevimli bir zâttı.
Mânevî olarak bir (emir) aldı.
Ve derhâl Buhâra’dan ayrıldı.
Erzurumda, Hasankale’ye vardı.
Oradan da Bevel Kâsım köyüne.
Osmân Bedreddîn, işitti bunu.
Görmeden sevdi Onu.
Bir an önce görmek istiyordu.
Ama nasıl görecekti?
O, Bevel Kâsım köyündeydi.
Kendisi Erzurum'da.
Duramayıp, çıktı yola.
Ve gördü kendisini.
Ahmed Merâmî, çok sevdi Onu.
Sanki önceden tanıyordu.
Kendi kendine;
“İşte aradığım bu” dedi.
Ve ismiyle seslendi:
“Merhabâ, Osmân Bedreddîn!
Gözlerim yoldaydı hoş geldin!”
Hâfız Osmân hem şaşırdı.
Hem de çok sevindi.
Çünkü ismiyle hitâb etmişti.
Ne tatlı, ne yumuşak sesi vardı.
Bu hâl, kalbine tesîr etmişti.
Yanına edeble yaklaştı.
Hürmetle öptü elini.
Ve arz etti ki:
“Sizden ders almak isterim.”
Büyük velî buyurdu ki:
“Buhâra'dan kalkıp senin için geliriz de ders vermez miyiz?” Bevel Kâsım köyü, üç saatlik yoldu.
Gece yarısı Erzurum'dan çıkardı.
Sabah namazında derse yetişirdi.
Sıcak soğuk, yaz ve kış.
Fırtına, yağmur, tipi.
Aksatmadan devam etti...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.