Hani poşet tüketiminin önüne geçilecekti!..

A -
A +
"Bir poşet alabilir miyim?" dedim pazar tezgâhın başındakilere. Ortaya konuştum. Hangisi verirse.
Poşet diyorum çünkü poşet var. Eskiden çocukluk yıllarımda haftalık pazar alışverişi filede ve kese kâğıdı içindeydi. Şimdi o ürünlerin lezzeti de yok ya neyse.
O zamanlar bilmezdim poşetin doğaya düşmanlığını, kese kâğıdının saflığını. Öyle saftı ki neredeyse soyunu kuruttular. Poşet sektörüne verdiler coşkuyu. Tay taylar bitti. Koşa koşa büyüdü. Üredikçe üredi. Dağ gibi yığın oldu, doğallığı ezdi geçti.
Poşet poşet, poşet alıp doğaya saldık. Bu durumun önüne geçmek için sözde poşet paralı sistemi kuruldu.
Bir ümit geriye dönüş başlar sandım. Bakıyorum reyonlara kese kâğıtlarıyla karşılaşma ümidiyle… Yoklar. Hayal denizindeki kayıp gemiler döner sandım. Her yerde poşet, poşet, poşet var. Birilerine rant olsun muydu, neydi bilemedim; poşet paralı kuralının ana temasını? İnsanların aklına kocaman kocaman soru işareti bırakıyorlar. Aman yanlış anlaşılmasın.
Marketlerin reklamı olan poşetler paralı ama onun harici tüm poşetler bedava. Dünya âlem poşet dolu... Hani nerede doğayı koruma politikası. Yasanın doğmasında öncülük yapanlar, evet efendim size sesleniyorum.
Müsaadenizle çay eşliğinde maruzatımı dile getirebilir miyim? Yoksa dilim şişecek Allah korusun. Sözde poşet tüketiminin önüne geçilecek denildi. İlk tanıtım reklamlarında. İnandık ve doğasever olarak 'yuppi' diyerek destek verdik. Gelin görün ki ortalık poşet kaynıyor. O paralı poşetlerin geliri kese kâğıtlarına yatırılsa olmaz mı efendim? O paralar kodamanların cebini şişirmese. Oğlumuza kızımıza temiz çevre bırakmak adına küçük bir adım atsak. Pardon. Ortalığı gerip ambiyansı bozmak niyetinde değilim. Cevap da vermeyebilirsiniz. Ben; dilim şişmesin, içimde kalırsa içim şişmesin diye söyledim!..
            Sevgi Korkusuz
 
 
Kendimize çorba başkalarına pilav, örneği
 
Feridun Ağabey, haber bültenlerini seyredince insan ürpermeden edemiyor. Ülkemiz terör belası ile baş etmeye çalışırken bir de başımıza değişik ülkelerden kaçak yollarla girmiş ne oldukları kim oldukları ne için geldikleri bilinmeyen kimselerle uğraşıyor. Her haber bülteninde bir veya birkaç diğer ülke uyruklularının ülkemizde işledikleri suçların haberleri ile karşılaşıyoruz. Gasp, kapkaç, cinsel istismar, adam kaçırma, yaralama, öldürme, soygun, uyuşturucu ticareti. Kolluk kuvvetlerine ve adliye personeline bir dokun bin ah işit. Bu insanlar "Artık yeter bıktık bunlardan" demeye başlamışlar. Ülkesinde savaş olan çocuk, kadın, yaşlı sakat insanların başımız üstünde yeri var onlar merhameti de korunmayı ve barınmayı hak ediyorlar. Ülkesinde suç işlemiş kaçmış veya ülkesi savaşta iken tırsmış korkmuş ülkesi için savaşmayı göze alamamış gençlere ne demeli? Biz muhtaçların ve çaresiz yaşlı, çocuk, kadın ve sakatların Ensar’ı olabiliriz ama eli silah tutabilecek gençlerin ülkesinde mücadele etmek varken burada olmaları doğru mu? Atalarımız "Fazla merhametten maraz (dert, sıkıntı) doğar" diye boşuna söylememişler. Merhameti de hak edenlere ve ölçülü kullanmak gerekir. Deyim yerinde ise kendimize çorba pişiremezken başkalarına pilav pişirmeye kalkışıyoruz. Önce bizim insanımızın can, mal ve ırz emniyetini düşünmek zorundayız. Yani önce can sonra canan...
          Hayrettin Hatunoğlu
 
 
Çocuğunuz iyi görüyor mu?
 
“Çocuğunuzda bunlar var ise görme problemi yaşıyor olabilir. Berrak ve net görmemek... Yazı tahtasında yazanları defterine yanlış kopya etme. Kitabı gözüne çok yakın olarak tutma. Harfleri ve kelimeleri ters olarak algılama. Okurken başını kitaba bir açı ile eğme. Dikkat zayıflığı, yakın çalışırken çabuk yorulma. Okurken ya da yazarken bir gözünü kapatma ya da şaşı bakma. Arada bir veya ısrarla yazarken veya okurken ve özellikle görevi zor iken çift gördüğünü veya bulanık gördüğünü söyleme. Yazı tahtasından deftere kopya ederken veya diğer yazılı materyalden kopya alırken yerini kaybetme. Okuduğu kelimeyi parmağını kullanarak işaret etme (bu durum küçük çocuklar için normaldir) Düzenli olmayan harfler ve kelime aralıkları ile yukarı doğru veya aşağı doğru yazma. Okurken küçük kelimeleri ihmal etme. Okumadan ve yakın çalışmadan sonra gözlerinde kaşınma, yanma ve baş ağrısı. Yakın mesafe çalışması yaparken aşırı derecede göz kırpıştırma, kısa süreli okuma esnasında veya sonrasında gözlerini ovalama. Çocuk net göremezse içe kapanık, öz güveni zayıf, bazen hırçın, derslerinde başarısız olma riski söz konusudur.”
              Taylan Küçüker-Eczacı Gözlükçü
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.