Bu siyaset simsarları ülkemizi anahtar teslim satar

A -
A +
Türkiye’nin son operasyonu, yani Bahar Kalkanı Harekâtı, geçmişte FETÖ’ye ait kiraz dalları haziranda açar, bahar geliyor şifreleriyle konuşan Kemal Kılıçdaroğlu’nun asıl hedefini daha net biçimde ortaya çıkardı.
Kılıçdaroğlu, 10 gün önce “Parti tabanımız hazır olsun, çok yakında iktidara geliyoruz” derken, İdlip’de Suriye rejiminin uçaklarıyla 36 askerimizin şehit edilmesinin ardından oluşabilecek kaos ortamının habercisi gibiydi. Türkiye’ye yönelik kumpas ve kaos tezgâhlarının üç habercisi var:
1-FETÖ
2-Kemal Kılıçdaroğlu ve ekibi
3-OdaTV adıyla yayın yapan karanlık oda.
Kılıçdaroğlu, aracısı olduğu EV’i satmak için her türlü entrikayı, hileyi, arkadan dolap çevirmeyi iş edinmiş bir emlak simsarından farksız.
Kılıçdaroğlu’nun satmaya çalıştığı EV aslında FETÖ’nün köpekliğini yaptığı CIA-Pentagon-Mossad üçlüsünün sahibi olduğunu iddia ettiği güzel ve eşsiz ÜLKEMİZ.
Anlaşma şu:
Kılıçdaroğlu eğer bu EV’i onlara anahtar teslim verirse evde kiracı olarak oturma hakkına sahip olacak.
Ama bir şartla:
EV’deki her türlü tadilata, onarıma, yıkıma, parçalanmaya ve bölünmeye izin vermek.
Ev sahibi beğenmezse onu çıkarıp yenisini alabilir. Sırada bekleyen Meraller, Ekremler, Abdullahlar, Aliler, Ahmetler var.
Selo’yu sormayın, ona EV’den ayıracağı bir bölümle kızıl panjurlu ayrı bir ev açacak.
 
PSİKOLOJİK HARP UYGULUYORLAR
Bu bir savaş artık.
İçerideki düşmanımız belli oldu.
Şu anda sadece konuşup eleştiriyorsak bilinmeli ki bu demokrasinin yüzü suyu hürmetine.
Her şeyi yapıyorlar. Onlara bu cesareti veren, yukarıda sıraladığımız uluslararası çete.
CHP’nin koçbaşı milletvekilleri, medyası savaşan Türk askerinin ve milletin moralini bozmak için psikolojik harp yürütmekte.
Kemal Kılıçdaroğlu savaşmakta olan bir ülkenin manevi değerlerini aşındırmaya odaklı konuşmakta, mobilize ettiği adamları ve emrindeki medyaları açıkça “Askerlerimiz ölmesin yeter artık” söylemi altında pasifist, teslimiyetçi bir ihanet söylemini dolaşıma sokmakta.
“Askerlerimiz ölmesin” demek psikolojik harp tekniğidir. Sovyetler Birliği, geçmişte Batılı ülkelerde, sosyalist-komünist-sosyal demokrat aydınlar arasında Dünya Barış Konseyi adı altında örgütlenmeler kurup, Batı ve ABD’ye karşı psikolojik harp yürütürdü onların ülkelerinde. Türkiye’de de vardı.
Askere yazılan her asker, savaş olduğu takdirde şehit olma ihtimalini bilir.
İmanlıdır askerimiz. Şehadet makamının ne anlama geldiğinin de farkındadır.
Bu yüzden İdlip’deki bir askerimiz ağabeyine yazdığı mektupta “Siz sakın Suriye’de ne işimiz var diyenlerden olmayın abi. İyi ki buradayız ve tam da olmamız gereken yerdeyiz” der.
 
BİR DAYANAK NOKTALARI DA MEZHEP KARDEŞLİĞİ
Elemanı Engin Özkoç, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a ağzından köpükler saçarak “Haysiyetsiz, onursuz, şerefsiz” diye hakaretler yağdırmakta.
Bu kamikaze saldırıların tek bir nedeni var; Esad’ı kurtarmak.
Televizyon programlarında açıkça “Bizim askerlerimizi Esad’ın askerleri koruyor” diyebilen bir muhalefet liderinin kime hizmet ettiği nettir. Yetmezmiş gibi Erdoğan’ı “Komşu ülkenin rejimini değiştirmeye çalışıyorsun” diye suçlamakta.
Mesele dürüst, namuslu bir insanın yaptığı hata gibi değil. Öyle olsaydı “utanma” beklentisi içine girerdik. Çünkü Kılıçdaroğlu’nun rejim dediğinin mezhep kardeşi Esad’ın faşist rejimi olduğunu, kendi mezhebinden olmayanları Suriye topraklarından atmak için havadan bombaladığını ve etnik temizlik yaptığını, Türkiye sınırlarına sürerek ülkemizi bir mülteci tehdidiyle baş başa bıraktığını, geriye kalan 8 milyon Nusayri ile mutlu mesut yaşamayı hayal ettiğini hepimiz gibi o da biliyor. Ama Kemal Kılıçdaroğlu, mezhep kardeşliği nedeniyle Esad’ın jenosidini destekliyor.
Alevicilik ve Nusayricilik bu ilişkinin nirengi noktalarından biri.
Aslında çok iyi oldu.
Kılıçdaroğlu’nun ve elemanlarının sanki ülkenin çıkarlarını savunuyormuş gibi muhalif tutum takınıp, örtülü düşmanlık yapmak yerine safını açıkça belirtmesi yani.
 
OdaTV+FETÖ; MİT’e karşı SİYON YILDIZI kardeşliği
 
Şu Karanlık Oda da denilen OdaTV’nin yaptığına bakın.
Yayınlanan haber “Sessiz sedasız defnedilen MİT mensubunun görüntülerine ulaştık” başlığını taşıyan, Hülya Kılınç imzalı “haber” adı altında açık bir deşifraj.
Karanlık sitenin Yazı İşleri Müdürü Barış Terkoğlu ve Hülya Kılınç gözaltına alındı.
Saniye geçmedi, CHP’li ya da muhalif kimliği altında ne kadar avukat, siyaset bezirgânı, gazeteci, konsolos, akademisyen tipli etki ajanı varsa harekete geçti ve “basın özgürlüğü”nden dem vurmaya başladı.
Karanlık Oda’nın “haber” diye servis ettiği açık istihbarat alenen MİT Yasası’nın 27. Maddesinin ilgili hükümlerine göre suç teşkil ediyor.
Ama dahası var.
Site cenaze töreninden fotoğraflar yayınlayarak törene katılan tüm MİT mensuplarını da deşifre etmekte.
Vahim.
 
FETÖ-ODATV ARASINDA NÖBET DEĞİŞİMİ
Aslında bu bir nöbet değişimi.
Evvelden bu deşifrajı FETÖ yapardı.
MİT’in başına Hakan Fidan gelir gelmez Mossad Başkanı’nın kendisini “İrancı” olmakla suçlayıp iftira atmasıyla başladı her şey.
FETÖ’cüler, “sevilen ülke” diye tanımladığı İsrail’den gelen bu ilk işaret üzerine harekete geçti.
Hakan Fidan aleyhine kampanyaya başladılar. MİT’i ele geçirememişlerdi istedikleri gibi. İçerideki adamları çaresiz kalıyordu.
Hatırlayalım. O iğrenç KCK operasyonlarıyla yüzlerce MİT mensubunu deşifre edip, bu isimlerin PKK tarafından infaz edilmesini sağladılar.
Dönemin Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un gafletiyle devletimizin beyni olan KOZMİK ODA’ya giren FETÖ’cüler, bu kez yurt dışındaki MİT mensuplarını deşifre ettiler. Hiçbiri iş yapamaz duruma geldi, yüzlercesi katledildi.
MİT Tırları operasyonunu gerçekleştiren FETÖ’cü subaylar ve medya elemanları, MİT’i “Terör örgütlerine silah gönderiyor” algısını oluşturarak yıpratma kampanyası yürüttü ve yine açıkça devletin sırlarını ifşa etme suçu işlediler. Bu suça sadece onlar değil, FETÖ’den aldıkları fotoğrafları ve “bilgi”leri kullanan Cumhuriyet, Sözcü gibi gazeteler de iştirak etti..
 
FETÖ VE ODATV ARASINDA SİYON YILDIZI KARDEŞLİĞİ
Dediğim gibi, önceden FETÖ yapardı, şimdi OdaTV.
Her ikisinin de MİT’ten şikâyeti var.
Ve her ikisi de aynı merkeze bağlı. Yani nöbetleşe çalışıyorlar.
FETÖ şu an yedek kulübesinde. Sahaya sürülen OdaTV ve benzerleri.
Bunlar birbirlerine düşman görünürler ama son kertede buluştukları yer SİYON YILDIZI’nın üzeridir.
Siyon Kardeşleri bir madalyonun iki yüzü gibidir.
Biri ABD’ye satılmış Sünnici örgütlenme, diğeri de sahibi gibi Alevici örgütlenme.
Ne yapılmalı?
Batı istihbarat tarihindeki en büyük sızıntıyı gerçekleştiren ve şimdi Rusya’da yaşayan Edward Snowden’dan alınan bilgileri yayınlamaya kalkışan Guardian’ın başına gelenleri bir kere daha hatırlatalım.
İki İngiliz istihbaratı GCHQ elemanı, Guardian'a geldi, bodrum katına indiler ve üç Guardian çalışanının ellerinde döner matkapla Snowden dosyalarının bulunduğu hard diskleri parça pinçik etmelerini izlediler. Sızıntı basılamadı.
İngiliz hükûmetinin mesajı sembolikti:
"Benim ülkemde, benim istihbaratımı açığa çıkaramaz, bunu basın özgürlüğü kılıfına sokamazsın." 
Yeter mi?
 
 
FUAT UĞUR'UN DİĞER YAZISI İÇİN TIKLAYIN

OdaTV+FETÖ; MİT’e karşı SİYON YILDIZI kardeşliği

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.