Faik Öztrak’ın “sosyetik” vizyonu, Türkiye’yi ABD’ye pazarlayan İnönü’den ilham alır

A -
A +
Geçen hafta, otel odalarında IMF heyetiyle kirli pazarlıklar yaptığını gizlemeyen Faik Öztrak’ın Maliye ve Hazine Bakanı Berat Albayrak’a inandırıcılığı olmayan tuhaf bir yakıştırmayla  “sosyete” demesini konuştuk epey. Bu yaftalamanın bir hedef şaşırtma olduğunu anlamamak mümkün değil elbet. Akraba kayırmacılığında geçmişten bugüne büyük bir başarı gösteren, devletin tüm imkânlarından faydalanıp en önemli pozisyonlara çöreklenen Nepotik Öztrak ailesinin günümüzdeki en “etkili” son ferdi olan Faik Öztrak’ın ekonomik vizyonu, esasında Türkiye ekonomisini 1946 yılından itibaren adım adım Amerika’nın kucağına atan, ülkeyi altın tepside sunan “Millî Şef” İsmet İnönü’den ilham almakta. Siz bakmayın günümüz CHP yönetiminin eski sosyalistlerle, komünistlerle, solcu mezhepçilerle ve HDP yandaşlarıyla doldurulmuş olmasına. CHP, bugün de İsmet İnönü ile başlatılan “ABD’ye paket teslim Türkiye” diye özetlenebilecek bir ekonomik vizyona sahip. Nasıl olur demeyin. Önceki akşam Habertürk televizyonunda Didem Arslan Yılmaz’ın programında konuk olan CHP milletvekili Gürsel Erol, 27 Mayıs darbesini meşrulaştıracak bir “veri” olarak “Demokrat Parti Marshall planını uyguladı” diyebildi. Bu kandırmacayı sürdürmekten utanmıyorlar hâlâ. Oysa Marshall Planı anlaşmasını yapan İsmet İnönü’den başkası değil. İsmet İnönü, Atatürk dönemini mumla aratacak denli despottu. Siyasi muhaliflerini zindanlara tıktı ama aynı zamanda Atatürk’ü de milletin zihninden silmek istedi. Devlet kurumlarından Atatürk’ün resimlerini indirtip kendisininkini astırdı. Türk parasından Atatürk’ün fotoğrafını çıkarttıran, keza fotoğraflarını bastıran oydu. Bilinenin aksine millî bir ekonomi anlayışına sahip değildi. Amacı Atatürk’ün ekonomik kalkınma için kendi öz kaynaklarına yönelmeye öncelik veren millî  ekonomiyi inşa etme politikasını tamamen değiştirmekti. Atatürk’ün bıraktığı ekonomik miras Merkez Bankası’nın altın ve döviz varlıklarında kendini açıkça göstermekteydi. Merkez Bankası’nda 663 milyon liralık 214 ton altın vardı. İnönü korkaktı. Ekonomik ve askerî bakımdan en zayıf olduğu dönemde bile müstevlilere karşı ülkesinin başını dik tutan Atatürk ile tam zıt karakterdeydi. Bu yüzden Stalin’in iki çemkirmesiyle birlikte kendini ABD’nin kucağına attı. Ve arkası geldi. 1948 yılında İsmet İnönü hükûmetiyle ABD arasında Marshall Planı anlaşması imzalandı. Daha anlaşma imzalanır imzalanmaz hiç gerekmediği hâlde Türk lirası ABD doları karşısında devalüe edildi ve 1 dolar karşısında 1,29 olan Türk lirası 2,80’e çıktı. İnönü ve ekonomi kurmayları bu kez altın satışlarına başladılar. 1946 yılında Merkez Bankası’nın stoklarında 663 milyon liralık 214 ton altın giderek eridi ve CHP 1950 yılında seçimi Demokrat Parti karşısında kaybetmeden önce yarı yarıya azalıp 123 tona ve 419 milyon liraya kadar düştü. 1930’dan sonra ilk kez ithalat-ihracat dengesi Türkiye aleyhine döndü. Bitmedi. İsmet İnönü bu kez ABD bağımlısı ekonomiyi yönetecek uşakları hazırlayacak Fullbright Eğitim Anlaşması’nı da imzaladı 1949 yılında. Fikrin sahibi ABD Başkanı Harry Truman ve Senatör James W. Fullbright’dı. Fullbright Anlaşması eğitimimizi ve müfredatımızı ABD’nin hizmetine soktu. Binlerce Türk genci Amerika’ya ve Avrupa’ya “eğitilmek” üzere gitti, yüzlerce Amerikalı da Türkiye’ye eğitmek ve etkilemek üzere geldi. Yurt dışına gönderilip formatlanan Türklerin hemen hepsi, döndüklerinde üst düzey görevlere getirildi. Amerika’da ve yurt dışında eğitim görmek, bürokrasi, siyaset ya da medyada yükselmenin ayrıcalığı hâline geldi. ABD’de eğitim gören insanların büyük bir bölümü Amerikan yanlısı bir tutum izlediler ve yetkilerini ülke ekonomisini ve siyasetini efendilerine peşkeş çekmek yönünde kullandılar. Dedesinden babasına ve amcalarına kadar yedi sülalesi tüm CHP iktidarlarında devletin en üst makamlarına getirilmiş “seçilmiş” elitlerden biri olan CHP’nin ekonomiden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak da İsmet İnönü ile aynı mirastan beslendiği için Türkiye’yi IMF’ye teslim etmeyi savunuyor ve Kemal Kılıçdaroğlu’na da bunu dedirtiyor. Son söz olarak: Yıllardır Türkiye'de yerli ve millî düşünen insanlar kolay kolay kritik noktalara getirilmedi. Bu AK Parti döneminde de önemli ölçüde devam etti. Ali Babacan, Mehmet Şimşek ve Ahmet Davutoğlu gibiler hangi tarlanın ürünü sizce? Şimdi bu düzen değişti. Faik Öztrak ve onun gibilerin “sosyete” diyerek ters manyelle aklınca yıpratmaya çalıştığı millî ekonomi ve siyasi duruşa yöneltilen öfke, İsmet İnönü ile başlayan peşkeş düzeninin çökmüş olmasından kaynaklı.   GEL DE GURUR DUYMA  
Prof. Dr. Feriha Öz ve Prof. Dr. Murat Dilmener… Bu iki ismi hafızalarımıza şimdiden kazıyalım. Çünkü onların isimleri iki hastanede birden tarihe geçecek. Klasiktir ama önce şu lafı edelim. Allah kimseyi hastanelere düşürmesin. Ancak yokluğunu da hissettirmesin. Çünkü en zor dönemlerimizin kurtarıcısıdırlar. Özellikle akıl almaz bir salgın sürecinden geçerken bu gerçeği bir kez daha idrak ettik. Ve ikinci idrak ettiğimiz ise ülkemizin sağlık altyapısına yapılan yatırımın büyüklüğü. Salgın nedeniyle ABD, İngiltere ve İspanya dâhil 60 ülkeye yardım gönderen, yurt dışındaki 70 bin yurttaşını uçaklarla getiren bir ülkenin vatandaşlarıyız. Kanıksamayın bu durumu. Geçmişi bilenler olarak 20 yıl öncesinde hayal bile edemezdik bugünleri. Daha 10 gün önce 456'sı yoğun bakım olmak üzere 2 bin 682 yatağı, 725 poliklinik odası ve 90 ameliyathane masasıyla açılışı yapılan Başakşehir’deki Çam ve Sakura Şehir Hastanesi’nden sonra Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Sancaktepe’deki 1008 yataklı Prof. Dr. Feriha Öz Acil Durum Hastanesi’nin açılışını yaptı dün. 125 dönümlük bir alanda inşa edildi. Sosyal donatı alanı (yeşil alan, dinlenme vb.) ve otopark 50 dönüm. Kapalı alanı 75 bin metrekare. 1008 odası var ama bunun 576’sı banyolu ve yoğun bakım altyapısına sahip. Banyosuz hasta yatak odası (yine yoğun bakım altyapısıyla) 432 adet. 36 adet acil müşahede yatağı var. Ve 8 adet MR ve tomografi odası ve iki adet de test için CPR odası. Ameliyathane sayısı ise 16. Atatürk Havalimanı’nın bir bölümünde faaliyete geçecek olan 1000 yataklı Prof. Dr. Murat Dilmener Hastanesi ile Hadımköy’deki Dr. İsmail Niyazi Kurtulmuş Hastanesi de yarın açılacak. İnsan olarak yumuşak karnımız başta çocuklarımız olmak üzere sağlığımız. Sizi bilmem ama şu yapılanları görünce insan kendini güvende hissediyor doğrusu.  
Fuat Uğur'un diğer yazısı
Gel de gurur duyma
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.