Siz 101’ler! Gençleri öldürtmekten bıkmadınız mı? Doymadınız mı kana?

A -
A +
Bir yerlerden talimat geldi herhâlde.
Daha geçen hafta sinemanın ve tiyatronun ünlü ünsüz isimlerinden bir grup eski dinozor solcu isim, gençleri ve tüm vatandaşları iktidara karşı “cesur” ve “yürekli” olmaya çağırdı. Bir nevi “ayaklanma” çağrısıydı bu.
Dün de bu kez kendilerini "farklı kesimlerden, farklı siyasetlerden gelen; AKSAÇLILAR" olarak niteleyen, k..ının kılı ağarmış 101 kişi, gençlere "Size dayatılan bölünmeleri aşın, birlik olun, sesinizi yükseltin" çağrısında bulundu.
İsimlere bakın anlarsınız kim olduklarını.
Yenilip de güreşe doymayan pehlivan takımı.
Geçmişte gençleri meydanlara sürüp iktidar istiharelerine yatan kifayetsiz muhterisler. Halkın kalbini kazanmadan, seçimleri “cici demokrasi” diye aşağılayarak darbelerle ve kanla-kaosla iktidara gelmeyi hayal etmekten bıkmayan vicdansızlar.
Son olarak Gezi’de denediler, yine olmadı.
Ama bu kez eskiden karşı oldukları Amerikan emperyalizmi, Küresel Çete olarak arkalarında. Türkiye’nin en baba iş adamları da. Solculukları, memleketseverlikleri de hikâye anlayacağınız.
Ve şimdi, âdeta FETÖ ile utangaç bir düet eşliğinde yeniden sahneye aldılar.
 
YİNE ÇIKTILAR MEYDANE, KİMLER YOK Kİ ARALARINDA...
 
PKK yandaşı belediye başkanı.
FETÖ elebaşına mektup götürüp getiren ulak yazar.
Geçmişte solcu gençleri iktidarların üzerine sürüp, onların sağ-sol çatışmalarındaki ölümlerinden iktidar rüyaları gören, ama bunun bir emperyalist tezgâh olduğunu göremeyecek kadar kör olan eski komünist politikacı-yazar takımı.
Bunun karşısında da aynı emperyalist odakların kışkırtmasıyla solcu gençlerin üzerine sürülen aşırı sağ kesimin temsilcileri.
Yine aynı geçmişte sokağa sürülen gençlerin meydana getireceği kaos üzerinden darbe hayallerine dalan, TSK içinde cunta örgütlenmeleri yapan, sonunda enselenen, 1998’lerden itibaren liberal olup nedamet getirip bir süre Erdoğan’ın kuyruğundan ayrılmayan ve son yıllarda aslına rücu edip üstüne bir de PKK yandaşlığını ekleyen “dedesine bak torununu al” yazar.
Eski ANAP’lılar ve yorgun Kemalistler.
AK Parti tarafından Turizm ve Kültür Bakanı yapılan ve başarısızlıktan başarısızlığa koşan kifayetsiz.
CHP’nin de PKK gibi silahlanması gerektiğini, hükûmetin ancak böyle yıkılacağını söyleyen televizyon figürü tuhaf kadın.
Muhtemelen FETÖ tarafından renklendirilmiş ve patolojik vaka görünümü veren, Meclis kürsüsünden tam bir FETÖ ağzıyla konuşan, 15 Temmuz’u “İki batılın çatışması” olarak niteleyen pespaye “İslamcı” siyasetçi.
Yaptığı bir şarkıyla ünlenen ve artık üretemeyen, 12 Eylül’ün gadrine uğramamak için yurt dışına kaçıp yıllarca sürgün kalan, 12 Eylül’ü yargılayan iktidara çemkiren müzisyen ve hempaları.
Haklarında yolsuzluk soruşturmaları almış başını giden ya da geçmişte bir dolu başarısızlığa imza atan eski belediye başkanları.
Yakın zamana kadar AK Parti’yi desteklediği için mahallesinde eleştirilen ama şimdilerde fabrika ayarına dönen “Aman ağzımızın tadı bozulmasın Ali Rıza Bey”in silüeti.
Kocası FETÖ’cüler tarafından öldürtüldüğü, katiller ve azmettirenler AK Parti iktidarı sayesinde yargılanıp hapis yattığı hâlde FETÖ’cülerle ve destekçileriyle aynı listede yer almayı kendine yediren yaslı eş.
İçinde bulundukları CHP tarafından dışlanan politikacılar.
 
“BIRAKTIĞIMIZ YERDEN DEVAM EDİN” DİYORLAR
 
Haklarını yemeyelim.
101 isim arasında celebrity, yani kitlesel anlamda şöhret olan üç isim var; Zülfü Livaneli, Orhan Pamuk ve gençlere bir önceki bildiride de gaz veren Müjde Ar.
Bildirilerinin sonunda zaten akıllarından geçeni söylemişler:
“Gençlikten özür diliyoruz aslında. Çünkü elimizden geleni yaptığımızı sanıyoruz ama onlara daha güzel bir Türkiye bırakamadık. Onlar kaldığımız yerden devam edeceklerdir..."
 
SİZİN BIRAKTIĞINIZ YER KAOS VE KANDI
 
O zaman vah hâline bu ülkenin.
Çünkü, sizin bıraktığınız yer, kimilerinizin desteklediği darbelerle sarsılan, on yıllarca geriye düşen bir ülkeydi. Sizin bıraktığınız yer, kan ve kaos dolu bir Türkiye’ydi. Sizin bıraktığınız yerde kardeş kardeşi vuruyordu ve neredeyse iç savaş çıkmıştı.
Artık utanın ve susun bari.
Bu güzel memleketin güzelim çocuklarını birbirine kırdırdınız, öldürttünüz. Kana doymadınız mı? Geçmişten ders almayarak şimdi kışkırttığınız ve “Cesur olun aslanlarım, ayaklanın, birlik olun” diye gaz verdiğiniz bu masum gençlerle, onların karşısına çıkacak masum vatan evlatlarını birbirine düşürmekten vazgeçmediğinizi üzülerek görüyorum.
Yazıklar olsun. Hâlâ akıllanmamış olmanız ne acıklı.
Hangi tarlada yetiştiniz siz? Tohuma kaçtınız ama yine gözünüz çöplükte. Kökünüz kurur umarım bir gün.
 
KADEM Kademsizinin özrü kabahatinden büyük!..
 
Önceki gün çıkan yazımda KADEM Yönetim Kurulu Üyesi Ayşegül Yıldırım Kara’nın 2017 yılında attığı tweet ile ben dâhil, Hilal Kaplan, Süheyb Öğüt, Cem Küçük ve Cemil Barlas’ın tutuklanmasını istemesini gündeme getirmiş, böyle birinin KADEM yönetiminde olmasıyla ilgili şaşkınlığımı ifade etmiştim.
Nasıl olup da bizlerin desteklediği ve her zaman savunduğu o kurumların omuz hizasından FETÖ ile kıyasıya mücadele eden bizlere böylesine bir nefret diliyle ateş edilebiliyordu?
Nitekim Ayşegül Yıldırım Kara da anlaşılan gelen tepkiler üzerine o tarihte silmeyi unuttuğu tweetini silmiş ve ardından bir flood hâlinde sözde özür yazısı yayınlamış.
Ayşegül Yıldırım Kara bu açıklamayı Twitter mecrasını kullanarak yaptığı ve bana göndermediği için tamamını yayınlama gereğini hissetmiyorum. Kendisi özür dilerken “Bundan 3,5 yıl önce, bambaşka bir bağlamda, kamuoyu bilinirliği olan hiçbir görevim yokken, açıkçası pek de düşünmeden attığım bir tweet üzerinden şahsıma ve KADEM’e yönelik asılsız iddialar ortaya atılmakta” diyor ve KADEM’i kendine “suç ortağı” yapmaya çalışıyor.
Ayşegül Yıldırım Kara bilmeli ki KADEM bizim sevdiğimiz, desteklediğimiz bir kurum. Tüm yönetim kurulu üyeleri de benim gözümde saygıdeğerdir. KADEM’i eleştirebilirim. Bu hakkım vardırBunu saldırı diye nitelendirmek ucuzluktur.
Ben yalnızca Ayşegül Yıldırım Kara’yı ve o nefret diliyle bizim tutuklanmamızı isteyen sözlerini gündeme getirdim.
Ve tabii ki o tweetin atıldığı zamanki “BAMBAŞKA BAĞLAM” nedir insan ister istemez merak ediyor. O BAĞLAM’ın ben devam ettiği kanaatindeyim.
Ayşegül Yıldırım Kara’nın daha sonra ÖZÜR sözleri geliyor:
“Tweetteki maksadını aşan ifadelerin muhataplarından tüm samimiyetimle helallik dilerim.”
Aslında yalnızca yukarıdaki özürle yetinip çekilmesi yeterliydi.
Ama yetinmemiş, bir sürü tevil ve onun bu tweetini gündeme getirdiğimiz için bizleri neredeyse suçlu çıkaracak bir tuhaflıkta sözler gelmekte. Neymiş, bir TV programında (Cem Küçük’ün TGRT’deki Günaydın Türkiye programındaki sözlerini kastediyor) kendisi için söylenen sözlerden dolayı helallik beklermiş. Neymiş, üç yıl önceki tweeti taranıp bulunmuş.
Peki, biz o vakit üç yıl önce söylenen her hakareti, her saldırıyı sineye çekelim.
Cumhurbaşkanı dâhil herkese birkaç yıl öncesinde edilen hakaretler, kullanılan hakaret içerikli nefret dili hep cevapsız kalsın.
Ayşegül Yıldırım Kara eline geçen bu “özür fırsatını” da ne yazık ki kaçırdı.
Ben aynı sözleri tekrar yazıyorum:
KADEM yönetiminden, Ayşegül Yıldırım Kara’nın yönetim kurulu üyeliğinin devam etmediği yolundaki haberi bekliyorum. Eğer gelmezse Sayın Başkan Saliha Gümrükçüoğlu’nun bu sözleri onayladığı anlamını çıkarırım ki bu beni ve kuşkusuz arkadaşlarımı çok üzer.
 
FUAT UĞUR'UN DİĞER YAZISI İÇİN TIKLAYIN

KADEM Kademsizinin özrü kabahatinden büyük!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.