Noel Baba

A -
A +

Yılbaşı geldi. Birileri, Dünya'nın Güneş etrafında bir turu tamamlamış olmasını çam dikip, içip-kusup coşkuyla kutlamaya hazırlanıyor. Spot ışığı bol alışveriş merkezlerinde, butiklerde, pazarlarda çekirge istilası gibi tüketim histerisi yaşanıyor. Hatta naftalin kokulu tuhafiyelerde, doğumundan bu yana pazen tercihli teyzeler "kırmızı" tavsiye ediyor... Yeniden yapılanma, geçiş süreci falan yaşayan şirketler maaşları fırından ekmek çalıp, ekmek yerine bilmem kaç sene yemenize ramak kala öderken, viskili, bitter çikolatalı yılbaşı sepetlerini pişkin bakışlarla elinize tutuşturuyor... Hadi diyelim ki 'Somun ve Cıvata Sanayii A.Ş.' baskılı karton takvim üzerinden de olsa yeni başlangıçlara, ne yana döndüğü bilinmez dönüm noktalarına ihtiyacımız var. Çekirdek, bayat leblebi, kurtçuk, tuzlu fıstık karışık çerez tamam.. "Ooon, dokkuz, sekkiz... ikii, biir heyya" çığlıkları.. Yılbaşı özel çekilişinden trilyon yerine baloncuksuz gazoz kazanmak, sevilen sanatçımızın şarkısıyla hayal kırıklığını atlatmak da tamam. Ama sıcak milletiz diye kültürlerimizi yüz dereceye gelmeden kaynatmak ne?! Yabancı filmlerde hiç şöyle bir sahne görüyor musunuz: Kapı çalar. Jack elinde bir tabak irmik helvası; "Liza, Bu gece Kandilmiş. Bugün Microsoft'un toplantısında agresif davrandığım için özür dilerim..." "Bu konuyu düşünmem gerek Jack. Neyse, kendine bir Loğusa Şerbeti alsana... Benim mutfakta yapacaklarım var." Çam ağacı ve çam dibi hediyeler yerkürede sadece ülkemizde yılbaşını temsil ediyor. Çam ağacını ışıklar, pırıltılar ve nevi hediyelerle süsleyince Noel ruhu taşıyan filmlerdeki gibi; kar yağarken şömine önünde ağacına ve kızarmış hindiye sevgiyle bakacak, nescafe kupanı yere bırakıp kapıyı açtığında elinde paketle sevgilini mi bulacaksın? Yok annem... Sizin evde şömine yok, olsa da sizin baca çekmiyor, ateşte dolma var, kapının önünde duran da soğuktan titreyen bir pire torbası... Dokuz adet geyiği var. Bir de kendi. On geyik yani... Yılbaşı diye evine köyüne, beynine, kalbine elin adamını, pardon Santa Klaus'unu alıyorsan o senin bileceğin iş. Belli... Ancak... Küçücük çocuklara "Bak Noel Baba, sana hediyeler getirecek" dendiğini duyunca, alışveriş merkezlerinde ve sokaklarda çocukları Noel Babaların kucaklarına verildiğini görünce tıkanıyorum!.. Yurdumun 'Noel Baba'ları da zaten bir deri bir kemik (promosyon ücretli gariban gençler), beyaz sakal ve kırmızı şapkanın arasını full kaplayan dört parmak kara kaş!.. Bir de babamızın helâli 'Noel Anne'ler dolanıp durdu ki bu da sözün gerçekten tükendiği yerdir... Nedir? Bu nedir? Bu hafta "Ho ho ho" diye elinde çan dolanıp duranlar kimdir? Çuvallarından çıkardıkları hediyenin içindeki gerçekten bir Barbie bebek midir? Sizin oğlana verdiği elektrikli tren, o çocuğu hangi istasyona götürecektir?.. Ninem diyor ki; İçeceğin suda köpek öldürülmez.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.