Kaptan Kusto

A -
A +

Fransa'da Müslümanlık, her sanatta, her cihette şöhret kazanmış kimseler arasında hızla intişar ediyor. Hıristiyanlığı bırakarak İslam dinini tercih edenlerin adedi yüz bine ulaştı. Katolikliğin Fransa'da en yüksek makamı olan "Paris Arşovekliği" bu rakamı tasdik etti. İslam dinini tercih edenlerin sadece işsizler, memurlar değil, her cihette şöhret kazanmış kimseler olması, nazar-ı dikkati celb etmektedir. Müslümanlığı tercih edenlerin arasında denizaltı araştırmaları ile bütün dünyanın yakından tanıdığı Kaptan Kusto yer alıyor. Fransa'da dünyaca meşhur kimselerin Müslümanlığı kabul etmelerinin tesirleri devam ederken, dünyanın en meşhur denizaltı kâşiflerinden Kaptan Kusto, İslam dinini tercih etmekle hayatının en doğru kararını verdiğini söyledi. Televizyonda yayınlanan (Yaşayan Deniz) programı ile okyanusların sırlarını bir bir gözler önüne getiren Kaptan Kusto, İslam dinini tercih etmesine asıl sebep olan vakanın, Atlas Okyanusu ile Akdeniz sularının birbirine karışmadığını tespit ettikten sonra, bunun 1400 sene önce dünyaya indirilen Kur'ân-ı kerîmde beyan buyurulduğunu görmesi olduğunu bildirdi. Kaptan Kusto, İslam dînini tercîh etmesine sebep olan hadiseyi şöyle anlattı: "1962 senesinde Alman ilim adamları, Aden Körfezi ile Kızıldeniz'in birleştiği Mendeb Boğazında, Kızıldeniz'in suyu ile Hind Okyanusunun suyunun birbirine karşımadığını bildirmişlerdi. Biz de, Atlas Okyanusu ile Akdeniz'in sularının birbirine karışıp, karışmadığını tetkik etmeğe başladık. Evvela, Akdeniz'in kendine has sıcaklığı, tuzluluğu ve kesafeti ile ihtiva etdiği canlıları tespit ettik. Aynı tetkikatı Atlas Okyanusunda tekrarladık. İki su kütlesi binlerce seneden beri Cebelitarık Boğazında birleşiyordu. Bu vaziyette, iki su kütlesinin karışması ile tuzluluk, kesâfet gibi unsurların birbirlerine müsavi, hiç olmazsa yakın olması icab ediyordu. Halbuki, her iki denizin en yakın kısımlarında bile deniz suyu kendi hassasını koruyordu. Yani, iki denizin birleşme noktasında bir su perdesi iki deniz suyunun birbirine karışmasına mani oluyordu. Bu hâli anlattığım Profesör Maurice Bucaille, bunda şaşılacak bir şey olmadığını, İslamın kudsi kitabı Kur'ân-ı kerîmin bunu açık bir şekilde yazdığını söyledi. Hakikaten bu hâl Kur'ân-ı kerîmde dosdoğru açıklanıyordu. Bunu öğrenince Kur'ân-ı kerîmin (Allahü teâlâ'nın kelâmı) olduğuna inandım. Hak din olan İslamiyyeti seçtim. İslam dini, manevî gücü ile bana gayb ettiğim oğlumun acısına dayanma sabrını verdi."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.