Evimizde de gülemedik

A -
A +

Atam Fatih’in fethettiği, daha düne kadar vatanın parçası Yunanistan’da Olimpiakos’u yensek ne güzel olacaktı. 568 yıllık Türk toprağı İstanbul’da küstahlaşan Evangelos Marinakis’e hak ettiği cevabı verebilseydik. Maalesef, umudumuzu 90’da kaybettik. İlk maçın kahramanı Tiquinho yine hayallerimizi yıkan isim oldu. Ah o İstanbul’daki maç yok mu, o maç… Ne olurdu, daha önce kırılsaydı Pereira’nın inadı. Çıksaydın dörtlüyle, kazansaydık, daha geniş hayaller kurabilirdik.

Ah be İrfan Can…
Oysa fena başlamamıştık Yunanistan’da… Berisha ve Rossi gol beklentilerimizi katlederken, Tisserand nabzımızı yükselten hatalar yaparken, İrfan’ın direkte patlayan füzesi heyecanımızı körüklemişti. Önemli eksiklerimiz, az alternatifimiz vardı. Ama derbinin moraliyle daha coşkulu bir Fenerbahçe beklemeden de edemedik. Orta sahada biraz daha dirençli olabilsek, hücumda basit top kayıpları yapmasak hiç de uzak değildi kazanmak. Maalesef eldeki malzemeyle bu kadar oldu. Malum, Valencia sakat, Serdar Dursun Avrupa kadrosunda yok, Berisha alternatifsiz.

Sambacı bitirdi
Tabii tek suçlu Berisha gibi düşünmemek gerek. Novak bindirmelerde eksik, savunmada etkili Osayi hücumda kayıptı. Sosa’nın derbi yorgunu olduğu yüzünden belli olurken, Mert Hakan ile İrfan’ın çabaları yetersiz kalıyordu. Pereira’nın Rossi’ye neden tahammül ettiğini ise anlayamadık. Beraberliğe razı olduğumuz anda, son dakikada bütün savunmamız seyrederken, Tiquinho affetmedi. Bir vuruş tüm Avrupa’yı başımıza yıktı. Puanlar, gelirler, hayaller tek bir dokunuşla kayboldu. Elde lig kaldı, ha bir de konferans.

MAÇIN ADAMI: Tiquinhoa

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.