RTÜK neredesin?

A -
A +

Televizyon kanalları, tabiri caizse rezilliğin zirvesine çıkma yarışı içinde…

Ve hiçbir Allah’ın kulu bu rezilliği dile getirmiyor, konuşmuyor, yazmıyor! Siyaset, spor ve ekonomi çarkının içindeki dönme dolapta döne döne ağır bir rehavet yaşıyoruz. Toplum olarak üzerimize çöken bu rehavet, bizlere bütün normlarımızı unutturmak üzere. Öylesine bir hiçlik içindeyiz…

Televizyonların gündüz kuşaklarının stüdyoları, birer mahkeme salonuna dönüşmüş. Sabahtan akşama kadar üçüncü sayfa haberlerinin de çok altında kalan bayağı ve ilginç bir yayın yapılıyor ki hakikaten bu yapımları izleyen birisi bu ülkenin Türkiye olduğuna inanamaz!

Sosyal medyanın bu toplumda açtığı ne kadar yara varsa bu programlarda yeni baştan kanatılıyor, orta yere saçılıp sıradanlaştırılıp insanlara kanıksatılıyor. Birbirinden nobran sunucular, kendini hâkim, savcı yerine koymuş, insanların en mahremlerini araştırıp ifşa ediyor ve bu insanlar, aileler, milyonların gözü önünde birbirleriyle en mahrem yanlarını tartışmak için karşı karşıya getiriliyor…

Bütün örf, âdet ve ahlaki normlarımızı yerle bir eden o insanların cezası büyük aslında. Bu insanlara devlet tarafından çeşitli yaptırımlar uygulanmalıdır zira günbegün sayıları artan bu kabil insanlar, yarınlarımız için birer felaket ve utançtır! Evliliği süresince üç çocuğunu başka erkeklerden yapan bir kadın yargılanmalıdır zira bu kadın sade ailesine değil, toplumun soy bağına da büyük darbe vurmuştur.

Birkaç çocuğunu terk edip yine kendisi gibi evli ve çocuklu adamlara kaçan ne çok evli kadınımız var ve bu kadınların, erkeklerin büyük çoğunluğu kaçtıkları insanları sosyal medyada bulmuş! Kadın kundaktaki bebeğini, üç yaşındaki kardeşiyle evde bir başına terk edip sosyal medyada kısa zaman önce tanıştığı adamla kaçıyor ve yüzü kızarmadan, utanmadan, yüzsüzce, arsızca ekrana çıkıyor veya çıkartılıyor!

Ve yine bu kabil fiilleri işlemiş bu kadınların karşısına çıkartılan kocaları, önlerinde diz çöküp yalvartılıyor, eve dön çağrıları yaptırılıyor! Dolayısıyla bu yozlaşma, bu utanmazlık sıradanlaştırılıp, normalleştiriliyor… Aile, el altında lime lime doğranıp, çocukların kişilikleri yok ediliyor… Bin türlü menfi hikâye, her gün ekranlarda normalleştirilerek toplumun zihinsel kodları değiştiriliyor.  

Akşam kuşağında ise sabah kuşağında işlenen hikâyeler bu kez dizi olarak geliyor milletin önüne!.. El değmedik konu kalmıyor neredeyse. Arz, her yönüyle profesyonelce sunuluyor, talep ise yığınla hazır! Hikâye ne kadar menfi ise o kadar talep alıyor, reytingler tavan yapıyor… Haber kanallarında ise sadece siyaset ve spor konuşuluyor…

Maalesef bu anlattıklarımız birer hakikat, keşke mübalağa etmiş olsaydım!

Biz bu hakikati görürken peki RTÜK ne yapıyor?

Doğrusu ben de bilmiyorum! Bu kurumun ne iş yaptığını anlayabilmiş de değilim zira bugüne kadar sabah kuşaklarına müdahale ettiğini duymadım. Evlilik programlarına “dur” deme basiretini gösterdiği günden bu yana kendilerini arıyoruz…

Acilen, acilen bu kadın programlarına son verilmelidir. Kadın programında yemek tarifi verilir, kültürel sohbetler edilir, kadınla, kadının sağlığıyla ilgili, aile ile alakalı yararlı konular ele alınır, alınmalıdır!

Bu programları da magazin figürleri değil, anne-baba olmuş, aile kavramını ciddiye alan insanlar sunmalıdır. Bu ülkenin, sabahtan akşama kadar yiyip içip televizyon seyreden, sosyal medyada vakit öldüren kadına değil; üreten, okuyan, düşünen, her şartta ailesini sarıp sarmalayan, vefakâr, sabır-sebat abidesi olan kadın imajına ihtiyacı var.

RTÜK’ten de televizyonlardan da beklediğimiz budur!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.