En önemli şeyi unutma; Sekiz dakika!
17 Nisan 2014 01:00
Hikâyede anlatılan efsaneye göre bir kadın, bir gün kucağındaki çocuğu ile birlikte bir mağaranın önünden geçerken içeriden bir ses duyar.
Bu ses ona, "İçeri gir ve ne istersen al... Ama en önemli olanı unutma. Sen çıktıktan sonra kapının bir daha asla açılmayacağını da dikkate almalısın. Bu fırsatı kaçırma, ama yine de en önemli şeyi unutma" diyordu...
Kadın mağaraya girer ve büyük bir servetle karşılaşır. Masanın üzerindeki altın ve mücevherleri görünce şaşkına döner ve çocuğunu yere bırakarak hemen büyük bir hırsla masanın üzerindekileri toplamaya başlar.
Bu sırada o esrarengiz ses yine duyulur, "Yalnız sekiz dakikan var" demektedir.
Sekiz dakika çabuk geçer, kadın toplamış olduğu kıymetli taşlar ve altınlarla birlikte mağaranın dışına koşar ve kapı kendiliğinden kapanır...
Bu sırada çocuğunu içeride unutmuş olduğunun farkına varır, ama kapı bir daha açılmamak üzere kapanmış bulunmaktadır.
...
Zenginlik uzun sürmez, ama ümitsizlik hep yaşar.
Aynı şey çoğu zaman bizim başımıza da gelir. Bu dünyada yaklaşık 80 yıllık ömrümüz vardır ve bir ses daima bize, "Sakın en önemli şeyi unutma" der gibidir...
Önemli olanlar manevi değerler, inançlar, dikkatli olmak, aile, dostlar ve hayattır.
Ancak kazanç hırsı, zenginlik, maddi şeyler bizi öylesine büyüler ki, çoğu zaman en önemli şeyleri bir köşede bırakırız.
Böylece zamanımızı bu tür şeylerle tüketir ve en önemli olan şeyi "Ruhun hazinesini" bir köşede unuturuz.
Asla aklımızdan çıkarmamamız gerekir ki bu dünyadaki hayat çok çabuk geçer ve ölüm beklenmedik bir zamanda bizi yakalar.
Ve hayatın kapısı bizim için ebediyen kapanmış olacağından son pişmanlık bir fayda vermez.
Çünkü biz en önemli şeyleri unutmuş durumdayız...
Sevgi, barış, alçak gönüllülük, samimiyet...
(...eyupkaradayi@gmail.com)
Öğrendim ki;
"-Nankörler sayesinde, vefanın değerini keşfediyoruz..."
Yemek daveti...
F.Bahçe'nin ezeli rakibi G.Saray'a yaptığı yemek davetini samimi bulmuyorum...
Hiç de öyle "Yeni bir başlangıç falan olacak" davet değil...
Tamamen Rusya'da yaşanan olayların ardından, siyasi irade ve spor camiasının tepkisini çekmemek için planlanan bir organizasyon...
...
Çünkü günümüz yöneticilerinin, başarısızlığı örtme sibobudur rekabet...
Avrupa'da, şurada burada hiçbir başarısı ve hedefi olmayıp, kulübü babalarının çiftliği gibi yöneten başkan ve ekipleri nasıl ayakta kalabiliyor sanıyorsunuz?
Her türlü rezalet "Fenerbahçe-Galatasaray rekabeti geyiği" sayesinde örtbas edildi profesyonelce...
O yüzden bu yemek, gaz almak için verilen bir yemektir..
...
Artık seneye kaldıkları yerden devam ederler kavgaya..
Taa ki birileri ölene, kan dökülene kadar bu yapmacık tiyatro devam eder...
Bugünkü yöneticilerle hiçbir nane olmaz..
Büyük kulüplerimizin Avrupa'da kupa kaldıracak potansiyeli olmasına rağmen, dikta yönetimlerle yok olup gidiyor kulüplerin potansiyeli..
Neyse... Teneke lig ile avunmaya devam edelim biz...
(...Okan Tarhan)
Ana Kumanda...
(...TV 8 / Bay Tahmin)
FİKRET ENGİN: Bristol City son birkaç haftada aldığı galibiyetlerle küme düşme hattından biraz uzaklaştı...
MURAT ÖZARI: Kim nereden uzaklaştı?...
FİKRET ENGİN: Bristol City, ama takımın sol kanadı ve forveti geçen maçta sakatlandı ve yedek kulübeleri pek zengin sayılmaz.
MURAT ÖZARI: Allah aşkına Fikret'ciğim; Bristol City'nin hocası bile takımı bu kadar takip etmiyor.
Nostalji...
Seçim kaybetme bahaneleri bittiyse; şöyle notlarım var;
İki kadın karşılaşmışlar...
"Geçmiş olsun" demiş birisi, "Kocan çok büyük bir trafik kazası geçirmiş. Önemli bir şey var mı?..."
"Sorma şekerim" demiş diğer kadın, "Yepyeni araba nerede ise hurdaya döndü. Ön kaput gitti. Sağdaki iki kapı değişecek. Komple boya da lazım. Hasar nereden baksan döviz olarak 20 bin Euro..."
"Ya kocan nasıl" diye sormuş bu kez kadın...
Diğeri yine cevaplamış;
"-Haa, kocam kazada öldü canıııım..."
NE ÇEKTİN BE!
 |
"-Türkçe duyuru!.."
(...Fatih Çal'dan)
(...Fatih Çal'dan)