Teknolojik cehalet!

A -
A +

Arkadaşım Ali Rıza Malkoç'un şiirlerine birçok kez köşemizde yer verdik...
Şimdi kitaplaştırmayı düşündüğü anı, öykü, hikâye ve özdeyiş çalışması ile karşımızda...
Bakalım beğenecek misiniz?...
...
1980'li yıllar... İletişimde faks cihazı çıkınca, teleksin pabucu dama atılmak üzere...
O zamanlar faks cihazının değeri ise 2000 USD civarında. Bugün 100 USD'ye alabilirsiniz.
Görev yaptığım kurumda görevli bir arkadaş elinde kendine ait bir evrakla odama geldi:
"-Bu evrak İstanbul'a faks ile gönderilecekmiş" dedi.
"-Siz şöyle oturun bekleyin" dedim.
Evrakı aldım ve faksladım.
"-Buyurun evrakınızı alın, faksladım" dedim... Şaşkın, meraklı ve yüksek ses tonuyla:
"-Yahu evrakı bana niye veriyorsun, İstanbul'a gidecekti" demesin mi?
"-Evrakınız, karşı tarafa, telefon hattı üzerinden bir data olarak ulaştı ve kâğıda döküldü. Sizi ve evrakınızı hat üzerinden İstanbul'a yolcu olarak taşıyacak bir teknoloji daha keşfedilmedi" dedim.
Yine de pek inanmadı ama halen yaşıyor... Umarım şimdi bana hak vermiştir!
...
1980-90 yıllarda, gençler, çocuklar, hazırcı değildi. Yani şimdiki gençler gibi, TV dizilerinin ve bilgisayar oyunlarının esiri değildi.
Üretmenin zevki ile hobi olarak kendi oyuncağını da kendisi yapma çabası vardı.
Yine bir başka iş yerinde, elektronik meraklısı bir arkadaşım vardı. Bir gün ağabeyi ziyaretine gelince bizim teknik konularda sohbetimize şahit oldu.
Pek ilgi duymadığı için bizi de güldüren şöyle bir tepki verdi:
"-Bu kardeşimi anlayamıyorum. Evde buzdolabından söktüğü parçayı TV'ye, TV'den söktüğü parçayı buzdolabına takıyor. Amacı ne çözemedim..."
Biz de O'nun ne demek istediğini anlayamamıştık.
Zira TV'den sökülen hiçbir devre elemanı buzdolabına uymaz...
...
İnternetin yaygınlaştığı 1990 yıllar. Kullananlar çok az. News grupları ve ICQ haberleşme programı ile neredeyse herkes birbirini tanıyor.
Daha da yaygınlaşması için açık oturum, konferans, paneller yapılıyor.
Bursa'da, hem de temmuzun sıcağında "Buttim'de bir internet akşamı" adında bir panel düzenlemiştik.
450 kişilik salon tamamen doldu, panelistlerden biri başından geçen bir olayı anlattı:
"-Firma olarak, internet kullanıcı sayısının artması için yoğun çaba sarf ediyoruz. Bu amaçla, "Al bağlan"  paketleri hazırladık. Bu paketleri vitrinde gören bir müşteri, kutuyu âdeta sigara paketi gibi satın almış ve heyecanla evin yolunu tutmuş. Paketi almış ya, artık internetle müşerref olacak aklı sıra. Okumuş, kurcalamış, diskete bakmış. Hiçbir şey anlamamış ve telefona sarılmış, destek hattını aramış:
"Beyefendi al bağlan paketinizi aldım ama internete bağlanamadım, kandırıldım mı acaba?.."
Muhatabı sormuş:
"-Beyefendi, bilgisayarınızın, markası, modeli nedir?.."
Aldığı cevap, kamera şakası gibi:
"-Ne!!!! İnternete bağlanabilmek için bir de bilgisayar mı gerekiyor?"
Bizim pano...
İHA Spor Servisi'nde Trabzonspor-Galatasaray maçı seyredilmektedir...
Çalışanlardan biri, muhabirlerden Sabri'ye seslenmektedir;
"-Sabri... Sabri baktı..."
Sabri "Efendim abi... Geliyorum abi..." diyerek önündeki işi bitirip servise döner;
"-Kim çağırdı beni arkadaşlar?..."
Ses yükselip, herkes birbirine bakarken, Melih Gümüşbıçak'ın sesi duyulur;
"-Sabri yaptı ortasını..."
Ana Kumanda...
(...BEYAZ TV / Derin Futbol)
MAHMUT USLU: Bana soru falan sormayın artık...
AHMET ÇAKAR: Bir dakika Mahmut Bey, bir dakika... Soru sormayacağım... Başka bir şey soracağım...
ÖĞRENDİM Kİ;
"-Gitmek bazen giderek, bazen kalarak yapılır..."
Kapak konusu
Feyzioğlu'nu kutluyoruz çünkü;
-Türkiye'nin artık eski Türkiye olmadığını, yakasına rozet takan herkesin, her istediğini, her an yapabilecek zemin kalmadığını öğrettiği için...
...
-15 dakikalık ciddi toplantılara tahammül edemeyenlerin halini, başbakan nezdinde bir kez daha gözler önüne serdiği için...
...
-Parti kurmanın, taban oluşturmanın, siyasi bir çatı inşa etmenin gereksizliğini, bulunduğu çatının altından da bunların yapılacağını öğrettiği için...
Nokta...
KRAMPON
F.BAHÇE yönetimi: "Emre Belözoğlu'nun vereceği rapora göre Ersun Yanal hakkındaki kararımızı vereceğiz..."
...
İLGİNÇ şampiyonluk kutlamalarına imza atan F.Bahçe'de kaleci Volkan Demirel; çok çalışmamıza rağmen kolbastıyı yetiştiremedik..."
...
BAŞKAN Ünal Aysal, Hıncal Uluç'un "Bu bir satranç maçı" dediği Mancini'nin durumunu yorumladı; Siyah şahın arkasındayız...
(VOLKAN DEMİREL GİREBİLİR)
İnsan olmak!
İdeal insan iyilik yapmaktan keyif alır...
Kendisine iyilik yapılırsa mahcubiyet duyar...
Çünkü iyilik yapmak üstünlük işareti, bir iyiliğe muhtaç duruma düşmek zaaf işaretidir...
Karşılaşacağımız nankörlükten dolayı üzülmemek için hazırlıklı olalım...
Karşılık beklemeden iyilik yapalım...
...
Mutluluk minnet beklemekte değil, minnet gösterilmesinden rahatsızlık duyulacak olgunluğa erişmektir...
Gerçek korkunç bir şey...
Elbette, gerçeği bilmek ve söylemek isteği var olduğu sürece, bilmeye ve söylemeye çalışır insan...
Ahlak anlayışımdan kalan tek şey bu...
Yapacağım tek şey de bu, ama sizin sanatınızla değil...
Sanat, yalandır, bense güzel yalanı sevemiyorum artık...
(...Tolstoy)
Omuz kıtlığı!
(...Bayanlar için ürünler... Samet'ten)
> On dakikayı aşınca kendiliğinden kapanan telefon...
...
> Televizyonda izlenen filmi izahatlara döken uzman...
...
> Masaya yapışık tabak, çanak ve bardaklar...
...
> Hanımın maç izlerken içi yanıp mani olamaması için oyuncuları futbolculardan oluşan pembe dizi...
...
> Çalıştığında arabesk müzik çalan elektrik süpürgesi...
...
> Eli yüzü fiziği düzgün bir aşçı... Eli yüzü fiziği düzgün bir kuaför...
Nostalji...
Uzaylılar dünyayı esir almış... Her ülke için bir kazan varmış ve her kazanın başında bir uzaylı...
Kazandan başını çıkarmaya çalışanın kafasına ışın kılıçlarıyla vuruyorlar...
Sadece Türkiye'nin kazanının başında kimse yokmuş...
Diğerleri, "Neden o kazanın başında kimse yok" diye itiraz etmişler...
Uzaylı gardiyanlar cevaplamış;
"-O Türkiye'nin kazanı... Kimsenin beklemesine gerek yok... Başını çıkaranı nasılsa alttan çekerler..."
...
Ne anladınız?... :)
TERS AÇI

 

"-Müsaade!.."
(...Mehmet Nuri Arvas'tan)
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.