Yalnızlık...

A -
A +

“-Suskunluğun siyah okyanusundaki cam fanuslu bir dalgıç gibi yaşıyordu insan...
Kendisini dış dünyaya bağlayan halatın kopmuş olduğunu ve o sessiz derinlikten hiçbir zaman yukarı çekilmeyeceğini ayrımsayan bir dalgıç gibi hatta...
Yapacak, duyacak, görecek hiçbir şey yoktu...
Her yerde ve sürekli hiçlikle çevriliydi insan, boyuttan ve zamandan tümüyle yoksun boşlukla...
Bir aşağı bir yukarı yürürdü insan, düşünceleri de onunla birlikte bir aşağı bir yukarı, bir aşağı bir yukarı yürüyüp dururdu...
Ama ne kadar soyut görünürlerse görünsünler, düşünceler de bir dayanak noktasına ihtiyaç duyarlar...
Yoksa kendi çevrelerinde anlamsızca dönmeye başlarlar; onlar da hiçliğe katlanamaz...
İnsan sabahtan akşama kadar bir şey olmasını bekler ve hiçbir şey olmaz...
Bekleyip durur insan... Hiçbir şey olmaz...
İnsan bekler, bekler, bekler...
Şakakları zonklayana dek düşünür, düşünür, düşünür...
Hiçbir şey olmaz... İnsan yalnız kalır... Yalnız... Yalnız...”
    (...Stefan Zweig)

Öğrendim ki; “-Sen neye yürüyorsan, o sana yaklaşıyor...”

Ana Kumanda

 

(...SHOW TV / Evleneceksen Gel)

SEDA SAYAN: Nasıl birini arıyorsun amca?...
AMCA: Ağız ve beden temizliğine dikkat eden biri olsun. Sarışın olabilir ama esmer olsa daha iyi olur. Kesinlikle duygusal olması lazım bir de...
SEDA SAYAN: Ooo... Domates mi seçiyorsun amca?...

Xxx

SEDA SAYAN: Kendinizi nasıl tanımlarsınız?...
EVLENECEK KADIN: Benim insanlarla olan telekomünikasyonum çok güçlüdür Seda Hanım...

Xxx

STÜDYO KONUĞU: Beni işten çıkarıp tazminatımı vermediler... Çocuklarım aç kaldı...
SEDA SAYAN: Doğmamış yetimin hakkını yiyenlerden bunun hesabı sorulmalı...

Xxx

EVLENECEK KADIN: Almanya’da doğmuşum, küçük yaşta buraya gelmişim...
SEDA SAYAN: Öyle mii?... Peki siz hiç bulundunuz mu Almanya’da?...

Xxx

EVLENECEK KADIN: Çok üzüldüm Seda Hanım... Gecelerce ağladım...
SEDA SAYAN: Evet... Şu an gözyaşlarının sesini duyabiliyorum...,

Ayaküstü...

 

Bir tarafta daha 100 sene önceye kadar siyahi insanları hayvandan bile aşağı görüp eziyet ederek köleleştiren,
Irkçı Avrupa;

Diğer yanda Kâbe’ye yaklaşması dahi yasak olan Bilal-i Habeşi’yi Kâbe’nin üzerine çıkarıp ezan okutan ve ırkçılığı 1400 yıl önce ayaklar altına alan,
İslam var…
Hangisi gericilik?…

    (…Erdem Özveren)

Krampon

BEŞİKTAŞ, Alman Meclisi’nin sözde soykırımı kabul etmesi üzerine Mario Gomez yerine Mustafa Pektemek’le devam etme kararı aldı...
(…krampon)
...
SON DAKİKA: Claudia Roth; “Babaannem anlattı, Türkler, Ermenileri gaz odalarında öldürüp, sabun yapıp, İsrail’e sürgün etmişler”…
(…reva)
...
YAPTIĞI değerlendirmelerden dolayı sürekli ceza alan Aziz Yıldırım’dan şok açıklama: “Artık Diyanet Tv’den başka kanala konuşmam…”
(…ömer_ce)
...
LİGDEKİ teknik direktör kıyımından sonra Vitor Pereira konuştu: “Takım kötü giderken niye istifa ederler hiç anlamıyorum...”

Bizim pano

Murat, bilgisayarında çalışırken her gün aynı saatte “pat” diye sistemi gider...
Telefonla sistem destek aranır... Kontrol edilir, bir arıza bulunmaz...
Ertesi gün bir daha, sonraki gün bir daha...
Akşam saatleri, işlerin sonuna yaklaşılmıştır, Murat saatine bakar ve der ki;
“-Şimdi yine gidecek sistem...”
Dediği gibi de hakikaten gider... Müthiş bir rahatsızlık durumu...
“Kendiliğinden kapanıyor” şikâyeti büyüyünce Serdar; “Yahu boşver abi, bu aşağıdakiler işi bilmiyor... Ona bakarsan ben makinayı her gün kapatıyorum, sabah bakıyorum yine açık...”
Problem aylar sonra dün anlaşılır ki; Serdar giderken kendi bilgisayarı yerine, yanındaki bilgisayarın düğmesine basıp çıkıyor...

Temel bir gün...

-Temel ve Fadime hiç geçinememelerine rağmen her sene bir çocuk yapıyorlarmış. Neden?...
“-Ev kalabalık olunca daha az karşılaşırız diye...”
***
-Gazetede kendi ölümüyle ilgili yanlış bir haber okuyan Temel ne yapmış?...
“-Karısına başsağlığı telgrafı çekmiş...”
***
-Temel evindeki musluğu sürekli açık bırakıyormuş. Niçin?
“-Sular kesilmesin diye...”
***
-Temel tiryakisi olmadığı halde, nerede pipo içiyormuş?...
“-Erkekler tuvaletinde...”
***
-Temel nasıl intihar eder?
“-Kendini otobüsün arkasına atarak...”

İtirafım var

 

(...isim: melik ...şehir: istanbul ...yaş: yirmi iki)

Uyumuşum; dolayısı ile inmek için düğmeye basmakta biraz geciktim...
Hem koşup, hem de “İnecek var, inecek var” diye bağırıyorum...
Kalabalıkta, otobüs şoförünün haklı serzenişi geliyor;
“-Oğlum iki günde 4,5G’yi öğrendiniz... Bir otomatik kapıyı yıllardır öğrenemediniz!...”

(omer.soztutan@tg.com.tr - itiraf edin, rezil edelim...)

Yalnızlık...

 

 

 

 

 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.