Yapma...

A -
A +

-Karıncayı bile incitmem diyon ama iş sivrisineğe gelince her türlü soykırımı uyguluyon; YAPMA...
...
-Facebook’ta arkadaşlıktan çıkarıp, Twitter’da unfollow edince onu hayatından çıkardığına inanıyon; YAPMA...
...
-Sevgilinin online olup olmadığına bakmak için online oluyon, sonra sevgilinden fırça yiyon; YAPMA...
...
-Ortam sanal diye burda işlediğin günahların da sanal olduğunu sanıyon; YAPMA...
...
-Başkalarını özlemekten kendine hasret kalıyon; YAPMA...

İtirafım var

(...isim: bilinmiyor ...şehir: elazığ ...yaş: kuvvetle muhtemel on beş)
Şimdilerde iki tatlı kız çocuğu sahibi olduğun ancak yeniyetmelik dönemi olan ortaokul yıllarında sadece karşıdan karşıya bakışlarla anlaşmaya çalışarak, kendini avutmakla yetindiğin;
Kıvırcık saçlı, tombul yanaklı, güleç yüzlü çocuk okuldan ayrılınca artık konuşma vaktinin gelip geçmek üzere olduğu, aksi takdirde eşek ile Niğde pazarı için yollara düşülme tehlikesi ufukta göründüğü kanaati;
Arkadaş çevresinin de yoğun dırdır, bırbır ve gazlaması sonucu getirilerek girdiğin uzun ve yorucu çalışmalar neticesinde söz konusu şahsın geceleri barınak olarak kullandığı öğrenci yurdunun numarasına ulaşırsın.
Eksikliğini taa yüreğinde hissettiğin cep telefonunun gerçekten de eksik olduğu o yıllarda sekiz-on kişilik bir kız öğrenci çetesi ile karşıki büfenin kontörlü telefonunun başına çöreklenirsin.
Kalbinin dışarı fırlamasına engel olmak için alınan derin bir nefes sonrası telefonda kalın ve kaba sesli biri ile diyaloğa girersin;
-İyi günler,
“-İyi günler, buyur,”
-R....N ile görüşebilir miyim?
“-Şimdi yok, akşam 7’de ara...”
Umutlar yerlerde. 7’den sonra imkânı yok evden çıkarak arayamazsın.
Birkaç gün geçer, umutlar yeşerir. Çete ile birlikte telefon başında yine aynı ses tonu ile diyalog;
-İyi günler, R....N ile görüşmek istiyorum,
“-Kardeşim R....N şu an yok akşam 7’den sonra arayın!”
Mübarek öğrenci değil vardiyalı devlet memuru sanki...
Birkaç gün daha geçer. Çete ve kontörlü telefon ile birlikte kalın sesle sonu dumurla biten bir diyalog içinde bulursun kendini;
-Kolay gelsin R....N ile görüşmek istiyorum,
“-R....N yok kardeşim,”
-Ne zaman gelir?
“-Bir daha geleceğini zannetmiyorum,”
-Neden, artık orada kalmıyor mu?
“-Hayır kalmıyor, evvelsi gün tahliye oldu.”
-Tahliye mi oldu? Orası öğrenci yurdu değil mi?
“-Hayır, burası (.....)  Kapalı Cezaevi!..
(omer.soztutan@tg.com.tr - itiraf edin, rezil edelim...)

Öğrendim ki; “-Aşk beklentiyle, sevgi fedakârlıkla beslenir...” 

Temel bir gün...

Temel, çok keyfine düşkün, avare ve tembel bir delikanlıymış...
Nişanlısı Fadime’nin ve müstakbel kayınpederinin araya girmesiyle, mezarlıkta bekçi olarak çalışmaya başlamış...
Oldukça basit olan bu işi birkaç gün sonra bırakmış...
Durumu öğrenen Fadime sormuş;
-Ne oldu?... Neden bıraktın işi?...
“Ya sorma” demiş Temel;
“-Herkes yatıyor, sırf ben çalışıyorum... Kanıma dokundu...”

 

Teyo pehlivan...

-Heç unutmam, İtalya cezilerimden birinde dalım gaşındi, bu kule cördüm, dalımi orada gaşiyim dedim. O cün bu cündür Pisa Kulesi yan yatir.
...
-Bi cün Demi Mur’unnan tanıştım. “Pehlivan, beni avratlığa kabul edir misen?” dedi, çayi kıtlama içmir diye reddettim.
...
-Bi dünya kupası finalinde Berezilya penalti gazandi, Pele atacağken türübünde beni cördi. Topi bene verdi, ben atdım kupayı Almanya gazandi.
(...@pehlivan_teyo)

Çocuk...

“Size ‘çocuk suçlu’nun çelişkili bir ifade olduğunu söylemiştim...
‘Suçlu’ bu bağlamda ‘görevde başarısızlık’ anlamına gelir...
Fakat ‘görev’ yetişkinlere özgü bir erdemdir;
Çocuk ancak görev bilincini kazandığında ve bunu doğuştan sahip olduğu öz sevgiden daha kıymetli görmeye başladığında bir yetişkine dönüşür...
Hiçbir zaman ‘çocuk suçlu’ diye bir şey olmadı, olamaz...
Her çocuk suçlu için her zaman bir veya daha fazla yetişkin suçlu vardır ki;
Bunlar ya görevlerini bilmeyen, ya da bilip de yerine getirmeyen olgun insanlardır...”
(...Robert Heinlein)

KRAMPON

AZİZ Yıldırım: Millî takımın başarısızlığından dolayı suçlanmıyorum; ilk kez masumum sanırım, tuhaf duygular içindeyim.
...
TÜRKİYE Spor Yazarları Derneği, “Bu takımı bu hâle siz getirdiniz” diyen Fatih Terim’e tek kelimelik açıklama ile cevap verdi: “Hemiii...”
...
MİLLÎ Takım için Sabri Sarıoğlu da konuştu; “Uzaya giden şutlarıma bile muhtaç ettiler…”

Bizim pano

Serdar evdeki elektrik tesisatı için tamirciye gitmiş...
“Şu anda usta yok, gelince yollayalım” deyip adresi almışlar...
Eve doğru giderken elinde tamir çantasıyla bir adam görmüş...
“Kesin bize gidiyor” diye düşünerek “Abi bize mi geliyorsun” şeklinde omuzuna vurarak sormuş...
“Ne münasebet kardeşim” demiş adam,
“-Evime gidiyorum ben”...

Ana Kumanda...

(...FOX / Zuhal Topal’la)
EVLENECEK KADIN: En büyük çocuk üniversitede okuyor...
ZUHAL TOPAL: Hangi bölüm?...
EVLENECEK KADIN: Eşit ağırlık diyorlar...
Xxx
EVLENECEK KADIN: Çok iyi yufka açarım...
EVLENECEK ADAM: Sahi biliyor musun yufka açmayı?...
STÜDYO KONUĞU: Bence hazır yufkanın paketini bile açamaz...

Yapma...

 

 

 

 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.