Bizim pano

A -
A +

(...İsmini vermek istemeyen Bizimkiler)
“-Gözleri görmeyen bir sokak satıcısına parmağımla işaret ederek “Bu kaç lira usta” diye sormuştum...”
...
“-Bir G.Saray maçında Fatih hocanın bana ismimle hitap etmesine sevinmiştim... Boynumdaki yaka kartını saatler sonra fark ettim...”
...
“-Kızdığım bir kadına söylenirken, “Kaynanam kılıklı ne olacak” demiştim.. Eşimin yanımda olduğunu unutarak...
...
“-Bankaya arabayla gidip dolmuşla geri dönmüştüm... Olacak şey değil, koca araba yaa!...”
...
“-Ataköy’deki durak var ya... Hani camdan yapmışlar... He işte; ona çarpınca anladım ki, çok sağlam yapmışlar...”

Öğrendim ki;
“-İlimsiz zekâ, ağır bir cezadır...”

İtirafım var
(...isim: ayşenur ... şehir: istanbul... yaş: yirmi beş...)
Minibüsün en arkasında oturuyorum ve içerisi tıklım tıklım...
Şoför haddinden fazla ralli denemesine giriyor, ya bariyerlere çarpacak gibi oluyoruz, ya da öndeki arabaya...
İçerideki birkaç homurtu da kâr etmeyince tepkili bir vatandaş olarak aynanın üzerindeki “Hatalıysam ara” numarasını çevirdim...
Ben minibüslerin bağlı olduğu bir patron, bir şoför odası veya bir dernek çıkacak diye beklerken şoförün telefonu çalmaya başladı...
“Hatalıysam ara diye numara koymuşsunuz onun için aradım” dedim...
Adam dışardan arıyorlar zannederek, “Hep uyarıyoruz ama yine yapıyorlar abla... Siz plakayı bildirin, biz gereken uygulamayı yapalım” dedi...
(omer.soztutan@tg.com.tr - itiraf edin, rezil edelim...)

Temel bir gün...
Temel ile omuzundaki papağanı bir eczaneye girmişler.
Papağan:
“- İyi günler, şu reçetedeki ilaçları istiyoruz” demiş.
Eczacı şaşkın ama, reçetedeki ilaçları hazırlamış.
Paket ederken papağan:
“- Şey, ona bir de aspirin ilave eder misiniz” demiş...
Eczacı neredeyse küçük dilini yutacak.
Papağan sormuş:
“- Affedersiniz borcumuz ne kadar ?”
- 48 lira...
Papağan Temel’in omuzunu ayağıyla dürtmüş :
“- Eczacı beye 50 lira ver, iki lira para üstü alacaksın” demiş.
Eczacı iki lirayı verirken neredeyse ölecek:
“- Allah aşkına bunu nereden buldun” diye sormuş.
Cevabı papağan vermiş:
“- Bunlardan Karadeniz kıyısında o kadar çok var ki...”

TERS AÇI
Bizim pano
“-Hayat memat meselesi!..”
(...Kudret Kabadayı’dan)

Ayak üstü
(...Söz Market İletişim Kuralları)
-Karşınızdakini dinlerken, “ne dedim ben” sorusuna cevap olabilecek birkaç done edinin...
-Ya sabırlı olun, ya da karşınızdakine sabırlı olması gerektiğine ikna edin...
...
-Esnek olun... Akşama kadar esneyin ama ağzınızı kapatmayı unutmayın...
...
-Sizi dinleyenlerin anlayacağı sözcükler seçin, futboldan birkaç şey bilin...
...
-Kalbini kıracak biri olsun diye, insanların gönlünü almayı bilin...
...
-El şakası fazla zarar vermez, o yüzden yapmak anlamsızdır...
...
-Bildiğiniz mesleği yerinizi alacaklara öğretmeyin...
...
-Geçmişinizden bir şey anlatırken geleceğinizi düşünmeyi unutmayın...
...
-Eleştirilerinizin inandırıcı olmasını istiyorsanız, söze “yanlış anlama ama” diye başlayın...

Ana Kumanda
(...FLASH TV / Acı Umut)
STÜDYODAKİ ADAM: Deli diye bir şey yoktur, akıl hastası vardır...
ESRA EROL: Evet... Her deli akıl hastası değildir...
...
EVLENECEK KADIN: Çok üzüldüm Esra Hanım... Gecelerce ağladım...
ESRA EROL: Evet... Şu an gözyaşlarının sesini duyabiliyorum...
...
STÜDYODAKİ ADAM: Ben deliye deli derim...
ESRA EROL: Dikkatli konuşmamız lazım, insanlara yansıma yapıyoruz...

KRAMPON
BARCELONA’nın yıldızı Messi; “İstediği kadar vergi kaçırabilir” şartı ile Türk takımlarından birine transfer olmak istiyor…
...
“BİTTİ demeden bitmez” sezonuna son veren Türkiye, “Bitmiş” haberleriyle transfer sezonuna “Merhaba” dedi…
...
F.BAHÇE, Hakim Ziyech transferi için G.Saray’ın bu futbolcuya teklif götürmesini bekliyor...

Çığlık...
Yere tabak ya da bardak düşürdüğünüzde kırılma sesi çıkar...
Pencere çarptığında, masanın ayağı kırıldığında, ya da duvardan bir tablo düştüğünde ses çıkar...
Ama kalbiniz kırıldığında tamamen sessizdir...
Dünyanın en yüksek sesini çıkartacağını, bir tören gongunun ya da zilinin çalacağını düşünürsünüz...
Ama o sessizdir ve acınızı dağıtmak için bir gürültü olmasını dilersiniz...
Bir ses varsa bile içinizden geliyordur...
Kalbiniz çığlık atar ama sizin dışınızda kimse duyamaz...
Kulaklarınızı çınlatacak, başınızı ağrıtacak kadar yüksek bir çığlıktır...
Denizde yakalanmış büyük bir beyaz köpekbalığı gibi göğsünüzde çırpınır...
Yavrusu alınmış bir anne ayı gibi kükrer...
Böyle görünür ve böyle hissettirir...
Çırpınan, paniklemiş, tuzağa düşmüş koskocaman bir canavar kendi duygularının esiri olmuş kükrüyordur...
Aşk böyledir, kimse dokunulmaz değildir...
Açık yaranın deniz suyuna girmesi kadar vahşi bir duygudur...
Ama sonunda suskunluğunu bozduğunda içten içe, deli gibi kimsenin duyamayacağı çığlıklar atıyor olursunuz...
(...C. Ahern)


...
-Kurtulmak istediğiniz biri ile konuşurken, sürekli maddi sıkıntılarınızı anlatın...
...
-Her şakadaki gerçek payını unutmayın, yüzdesini anlamak için sizi ne kadar rahatsız ettiğine bakın...

 

 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.