Allahü teâlâya kul ol!

A -
A +
Allahü teâlâyı sevdiğin kadar, herkes seni sever. Allahü teâlâya kulluk ettiğin miktarda, herkes sana yardımcı olur.   Bir İslam âliminin nasihatleri -3- Ebu Abdullah Ahmed Makkarî hazretleri buyurdu ki: Fütüvvet [mertlik] demek, gücendiğin kimseye iyilik etmek, sevmediğine ihsanda bulunmak ve sıkıldığın kimseye güler yüzlü olmaktır. Çalışmalı, fakat karşılığını Allahü teâlâdan beklemelidir. Onun emirlerini yapmaktan zevk duymalıdır. Yalnız Ona güvenince, O, her dileği ihsan eder. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Allahü teâlâ yalnız Ona güvenenin her dilediğini verir ve bütün insanları buna yardımcı yapar.) Yahya bin Mu’âz-ı Râzî “rahmetullahi teâlâ aleyh” buyurdu ki: Allahü teâlâyı sevdiğin kadar, herkes seni sever. Allahü teâlâdan korktuğun kadar herkes senden korkar. Allahü teâlâya kulluk ettiğin miktarda, herkes sana yardımcı olur. Kendi çıkarlarının arkasında koşma! Ebu Muhammed Abdullah Râşî “rahmetullahi teâlâ aleyh buyurdu ki: Allahü teâlâ ile insan arasında olan en büyük perde, kendi nefsini düşünmesidir ve kendisi gibi âciz olan bir kula güvenmesidir. İnsanların değil, Allahü teâlânın sevgisine kavuşmayı düşünmelidir. Aile efradına karşı tatlı dilli ve güler yüzlü olmalıdır. Onların haklarını yerine getirecek kadar aralarında bulunmalıdır. Onlara bağlanmak, Allahü teâlâdan yüz çevirecek kadar olmamalıdır. Din işlerinde, cahil ve fâsık kimselere, mezhepsizlere danışmamalıdır. Her işte, sünnete uymalı, bidatten sakınmalıdır. Neşeli zamanlarda, İslamiyet’in dışına taşmamalı. Sıkıntılı anlarda, Allahü teâlâdan ümidi kesmemelidir. Her güçlük yanında kolaylık bulunduğunu unutmamalıdır. Neşede ve sıkıntıda hâli değişmemeli, varlıkta ve yoklukta aynı hâlde olmalıdır. Olayların değişmesi, insanda değişiklik yapmamalıdır. Kimsenin ayıbına bakmamalı, kendi ayıplarını görmelidir. Kendini hiçbir Müslümandan üstün bilmemelidir. Her Müslümanı görünce, kendi saadetinin, onun duasını almakta olabileceğine inanmalıdır. Kendinde hakkı bulunanların kölesi gibi olmalıdır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Üç şeyi yapan Müslümanın imanı kâmildir: Ailesine hizmet etmek, fakirler arasında oturmak [dilenciler arasında değil!] ve hizmetçisi ile birlikte yemek.) Bu üç şeyin, müminlerin alâmeti olduğu Kur’ân-ı kerîmde bildirilmiştir. Selef-i sâlihînin [Eshab-ı kiram, Tâbiîn ve Tebe-i tâbiînin] hâllerini öğrenmeli, onlar gibi olmaya çalışmalıdır. Kimseyi gıybet etmemelidir. Gıybet yapana mâni olmalıdır... Emr-i marûf ve nehy-i anilmünker yapmayı [Allahü teâlânın emirlerini ve yasaklarını bildirmeyi] âdet edinmelidir. [Fakat fitne çıkarmaktan sakınmalıdır.] Fakir olmaktan korkarak, cimrilik yapmamalıdır. Şeytan, insanları fakir olursun diyerek ve fuhşa sürükleyerek aldatır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:  (Ailesi çok, rızkı az olup, namazlarını iyi kılan ve Müslümanları gıybet etmeyen, Kıyamet günü benim yanımda olur.)
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.