"Gidelim, bizim izimizi bile bulamaz Tayfun!"

A -
A +
"İstersen benimle birlikte güzel bir hayata başlayabilirsin. Gideriz buradan hemen..."
  Burak sigarasından derin bir nefes çekip alaylı gülümsemesine devam etti: - Bana bu adamın yaramaz işler yaptığını bilmediğini söyleme! Sen akıllı bir kızsın çünkü… Esra başını iki yana salladı: - Hayır, inan ki, hayır Burak! Hiç böyle bir şey gelmedi aklıma… Burak arkasına yaslandı: - Ama gerçek bu. Şimdi aklına geliyordur, ne biçim arkadaş bu diye… Benim için böyle düşünüyorsundur. Ama benim vicdanım var. Göz göre göre seni bu şekilde kandırmasına razı olamadım. Bir de bebek var üstüne üstlük. Esra yavaşça yürüdü. Koltuklardan birine oturdu. Ağlamak istiyordu ama sanki göz pınarları tıkanmış gibiydi. Şaşkın bir şekilde mırıldandı: - Bütün düşüncem o şimdi. Kızım! Hiç param yok Burak! Burak yerinden kalkıp yanına geldi genç kadının. Saçlarına dokunmak istedi. Esra irkilmişti. Gayriihtiyari geri çekildi. Burak sırıtıyordu: - İstersen benimle birlikte güzel bir hayata başlayabilirsin. Gideriz buradan hemen. Bizim izimizi bile bulamaz Tayfun. Zaten çok da sevdiğim bir insan değildir. Öylesine bir adam işte. Ama sana yaramayacağı kesin. İlk değilsin sen. Kaç kızı senin gibi kandırdı. Ama benim yanımda rahat edersin. İkimiz üstesinden geliriz her şeyin. İlk geldiğin andan itibaren seni beğeniyorum. Esra tedirgin olmuştu. Usulca ayağa kalktı. Aklını kullanması gerektiğini düşünüyor, nasıl tepki vereceğine karar veremiyordu. İçinin bulandığını hissetti. Artık kimseye güveni kalmamıştı. Sessiz kalmayı tercih etti. Burak onun sessizliğini olumluya yorarak memnun bir şekilde gülümsedi: - Sana biraz para vereyim, çocuğun ihtiyaçlarını falan alırsın. Ben çıkacağım şimdi. Akşam için bir şeyler alıp gelirim. Güzel bir sofra hazırlar beraberliğimizi kutlarız. Genç kadının yanağına uzattı elini. Tiksinerek titredi Esra. Ama tepki vermedi. Burak’ın uzattığı parayı aldı. Genç adam memnun bir şekilde ayrıldı evden… Esra o gider gitmez yatak odasına koştu. Eşyalarını topladı hızla. Bebeğini hazırladı. On beş dakika içinde hazır hâle gelmişti. Aldığı parayı iyi değerlendirmesi gerektiğini biliyordu. Usulca sokak kapısını açıp evden ayrıldı… Dışarısı serindi. Bebeğini iyice sararak göğsüne bastırdı. Bir elinde valizi ile hızlı adımlarla yürümeye başladı. Nereye gideceğini bilmiyordu. Bir bakkala girip terminalin yerini sordu. Karşıki duraktan otobüse binmesi gerektiğini öğrenince durağa gidip beklemeye başladı Bir saat geçmeden otobüs terminaline gelmişti. Çığırtkanların elinden güçlükle kurtularak bir şirketten İstanbul için bilet alıp kanepelerden birine oturdu. Artık her şeyi göze alarak ailesinin yanına dönecekti. Eğer kendi başına hayatını devam ettirmeye kalksa bu kurtlar sofrasında heba olacağını hissedebiliyordu. Kızı olmasa belki mücadele edebilirdi ama onun sorumluluğu elini kolunu bağlıyordu… Otobüsüne bindiği zaman akşam olmak üzereydi. Yerine yerleşip arkasına yaslandı. Gözlerini kapattı. Az bir para kalmıştı yanında. “Beni eve kadar götürür bu para” diye düşündü. “Anneme, babama yalvarırım, beni affetmelerini isterim. Onlar yüce insanlardır, elbet bağışlayacaklardır beni, çalışırım ben de bir işe girip. Yük olmamaya gayret ederim” diye geçiriyordu aklından. Oysa her şey değişmişti terk edip gittiği yuvasında!.. DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.