Trump, Kılıçdaroğlu’nu ilan eder mi?

A -
A +

Venezuela 300 milyar varil kanıtlanmış petrol rezerviyle dünyada petrol rezervine sahip ülkeler arasında birinci sırada yer alıyor.

Ülkenin zengin enerji kaynaklarını kendisi işletme çabası ve Rusya gibi, Türkiye gibi ülkelerle iş birliği yapması, Batılı ülkeleri ve Amerika'yı deli ediyor.  Bir süre önce düğmeye basıldı. Amerika'nın başındaki psikopat ruhlu herif, meşru seçimlerle tekrar seçilen Maduro'ya karşı Ulusal Meclis Başkanı muhalif Guaido’yu devlet başkanı ilan etti. Halk ayaklanıp Maduro'ya sahip çıktı ama Amerika bu, durur mu? Bu kez de orduyu darbe yapmaya davet eden açıklamalar yapmaya başladı.  Anlamayanlar ve kafası basmayanlar için altını çizerek tekrar edeyim: Amerika, seçilmiş bir devlet başkanının yerine, bir başkasını Devlet Başkanı olarak tanıdığını ilan etti. İstediğini elde edemeyince, bir başka ülkenin ordusuna açıktan "Darbe yapın" çağrısı yaptı. Şimdi gelelim bize... Önümüzde bir seçim var. Belli kesimler bunun sadece bir yerel seçim olduğunu belirtip, belediye başkanlarının seçileceği bu seçime fazla anlam yüklememek gerektiğini söylüyor. Ben ise bu seçimin yerel seçimlerden çok daha fazlası olduğunu ısrar ve inatla iddia ediyorum. Çünkü seçime girecek ittifakların yaptığı açıklamalar bana bazı ipuçları veriyor.  Dikkatinizi çekerim! Millet İttifakı'nın lokomotifi durumundaki CHP zaman zaman iki büyük kente dikkat çekiyor. "Ankara ile İstanbul'u alalım ya da Ankara ve İstanbul'dan birini alalım, bize yeter" diyor Kemal Kılıçdaroğlu ve kendisi gibi düşünenler.  Nedeni çok açık... Şu anda bile Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı koltuğuna meşru yollardan gelmediğini söyleyip duruyorlar. Ama bu söylem şimdilik çok fazla karşılık bulmuyor. Ancak eğer Ankara veya İstanbul'dan birini ya da iki şehrin ikisini de alırlarsa, meşruiyet söylemleri işte o zaman karşılık bulacak.  Amerikalıların deyimiyle "Topal Ördek" konumuna getirecekleri AK Parti'yi, "Büyük şehirleri kaybettiniz ve halkta karşılığınız kalmadı" söylemleriyle genel seçime zorlayacaklar. Cumhurbaşkanı Erdoğan bu talebe direnirse, onu alaşağı edecekleri üç yöntem deneyecekler. Birincisi, Abdullah Gül'ü siyaset sahnesine sürecekler. Daha önce de söylediğim gibi ya Saadet Partisi'nin başına geçirilecek ya da yeni bir parti kurdurulacak Gül'e... Koparabildikleri kadar milletvekili koparmaya çalışarak Abdullah Gül'ün ekibine katacaklar ve AK Parti'yi içten çökertmeye çalışacaklar. Bu durum zaten azınlık durumuna düşen Cumhur İttifakı'nın seçimlere gitmesine neden olacak.  İkinci yöntem ise İstanbul ve Ankara'dan başlayacak sokak eylemleri... "Buralardaki seçimleri biz kazandık ve nasılsa çoğunluk bizde" düşüncesi, sokak eylemleri noktasında onlara büyük cesaret verecek. Şimdi tam da bu noktada kendimize şu soruyu soralım: Türkiye böyle bir atmosfere girdiğinde Amerika ne yapar? Rahip Brunson konusunda, Menbiç konusunda, Fırat'ın Doğusu ve Batısı konusunda, S-400 konusunda bir türlü laf dinletemedikleri ve bir türlü emir komutası altına alamadıkları Recep Tayyip Erdoğan'la ilgili düşünceleri ne olur?  Mesela; daha önce Türkiye'ye yönelik ekonomik suikastın emrini veren Trump, bir sabah ekran karşısına geçip Venezuela hakkında yaptığı açıklamanın bir benzerini Türkiye hakkında da yapabilir mi? "Recep Tayyip Erdoğan'ı değil, Millet İttifakı'nın başındaki adamı, yani Kemal Kılıçdaroğlu'nu Cumhurbaşkanı olarak tanıdım" der mi? Bir adım daha ileri gideyim. Trump'ın danışmanı olan pos bıyıklı Bolton, "Türk Ordusu'nu Erdoğan'a karşı darbe yapmaya çağırıyorum" diye çağrıda bulunur mu? Bu çağrılar sonrası Erdoğan'a karşı olanlar, tıpkı Venezuela'da olduğu gibi sokaklara çıkar mı ve bir iç savaş belirtisi baş gösterir mi? Elinizi vicdanınıza koyun.  "Bunlar olacak işler değil" diyemiyorsunuz değil mi? Bu olayların yaşanacağına, bu ihtimalin çok güçlü olduğuna siz de en az benim kadar inanıyorsunuz. "Bir gün biz geri geleceğiz ve size geçmişte yaşadığınız mağduriyetleri yeniden yaşatacağız" diye tehdit savuranlar boş durmayacak. Milleti sokağa çağıran televizyoncular eline geçen imkânı sonuna kadar değerlendirecek. Erdoğan'ı ayağından asmakla, mahzenlerde zehirlemekle tehdit edenler bu olayların yaşanması için harekete geçecek. Bunu siz de çok iyi biliyorsunuz. Bu nedenle, aylardır söylediğimi tekrar ediyor, "Bu bir yerel seçim değil, ülke bekasını ilgilendiren genel seçimdir. Hatta genel seçimden daha önemli bir seçimdir" diyorum. Evet... Bu seçim, PKK kadrolarının CHP eliyle belediye kadrolarına doldurulacağı seçimdir. Bu seçim, terörün metropollerde seçim kılıfıyla meşrulaştırılmaya çalışılacağı seçimdir. Bu seçim, Millet İttifakı'nın kazandığı bütün illerdeki belediyelerin terör örgütlerine sponsor gibi çalışacağı bir seçimdir. Eğer hâlâ, "Ülke bekası diyerek bizim gözümüzü korkutmaya çalışıyorsunuz" diyorsanız, lütfen önünüze bir harita koyun uzak ülkelerin veya yakın komşularınızın bulunduğu bölgelere bakın. Afrika'dan Latin Amerika'ya, Balkanlardan Orta Doğu'ya varıncaya kadar, gördüğünüz ülkelerin insanları da bir zamanlar, "Aman canım ne beka sorunu" diyordu. Şimdi kimileri çöplerden ekmek toplayan birer mülteci durumunda. Kimileri ise dünyanın barbar ülkelerinin kölesi pozisyonunda yaşıyor. Tehlike çanları şimdi senin ülken için çalıyor, duyuyor musun?
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.