Yine mi hile?

A -
A +
Ekrem İmamoğlu ile Binali Yıldırım'ın yaptığı ortak yayından hemen sonra çıktığım bir televizyon kanalında dedim ki:
"İsmail Küçükkaya soruyu sorar sormaz, Ekrem İmamoğlu sorunun ne olduğunu biliyormuş gibi sağ tarafında sıraladığı ilk kartonu şak diye çekiyor grafikler ve soruya hazırlanmış grafik üzerinden cevap veriyor. Bu durum bende ciddi bir şüphe uyandırdı."
Ve devamında da dedim ki:
"İsmail Küçükkaya'nın, ortak yayından iki gün önce Ekrem İmamoğlu ile uzun süren bir telefon görüşmesi yaptığı söyleniyor. Eğer İsmail Küçükkaya aynı görüşmeyi Binali Yıldırım'la da yapmışsa bir sorun yok. Ancak Sayın Yıldırım ile bir görüşme yapmamışsa, burada ciddi bir sorun var demektir."
Aslında bu sözleri sadece bir şüpheye dayandırmadım. İsmail Küçükkaya ile Ekrem İmamoğlu'nun The Marmara Otel'de buluştuklarına ve ayrıca telefonla konuştuklarına dair görüntüler ve HTS kayıtları olduğu benim de kulağıma geldi.
Ve dün bu bilgilerin doğru olduğu fotoğraflarla belgelendi.
Düne kadar görüşmeyi sır gibi saklayan İsmail Küçükkaya ve Ekrem İmamoğlu cephesi, el mahkûm bir şekilde görüşmeyi itiraf etmek zorunda kaldı.
İmamoğlu'nun basın danışmanı Murat Ongun, İmamoğlu'ndan feyiz almış olacak ki yapılan görüşmeyi "basit"miş gibi göstermeye çalıştı.
Özetle dedi ki:
"Çarşamba akşamı, İsmail Küçükkaya bizi aradı. Yayının formatına dair bizimle ve Binali Yıldırım’la konuşmak istediğini iletti. Biz de perşembe günü Taksim’deki The Marmara Otel’e davet ettik. O gün o otelde buluştuk. Ekrem İmamoğlu, Necati Özkan, Şükrü Küçükşahin ve ben o buluşmada vardım. Küçükkaya bize 15’er soru soracağını, 3’er dakikalık süre tanıyacağını ve formatın nasıl olacağını anlattı. Bizden sonra Binali Yıldırım ile görüşeceğini de söyledi. Mesele bundan ibarettir!"
İsmail Küçükkaya ise Habertürk'e bağlanıp, "Ben hem İmamoğlu ile hem de Binali Yıldırım'ın ekibiyle görüştüm ve aradım" dedi. 
Ama bu sözlerin yalan olduğu ortaya çıktı zira Binali Yıldırım'ın basın danışmanı Ömer Sertbaş aynı televizyon kanalına bağlanıp, "Bizi kimse aramadı. Ben İsmail Küçükkaya'nın karşı taraf ile buluşmasını öğrenince kendisini aradım. Bu görüşmede de bir bilgilendirme yapılmadı" dedi.
Şimdi biraz geriye dönüp hafızamızı tazeleyelim.
Ekrem İmamoğlu katıldığı bir televizyon kanalında, "Binali Yıldırım moderatörü arayıp soruları istemiş" dediğinde kıyamet kopmuş ve bu iddia dakikalar içinde yalanlanmıştı. 
O gün birlikte oturduğumuz arkadaş grubuna, "Soruların istendiğini düşünecek tek kafa FETÖ kafasıdır zira geçmişte soru istemek soru çalmak bunların işiydi. İmamoğlu bu iddiayı ortaya atarak ön almaya ve dikkatleri başka yöne çekmeye çalışıyor" demiştim.
Dediğimin arkasındayım ve iddia ile söylüyorum ki İsmail Küçükkaya o soruları Ekrem İmamoğlu'na verdi!
Televizyon kanalında da söyledim.
Bir defa kendisine soru yöneltileceğini anlayan insan "Acaba ne soracak?" diye tereddüt eder ve yüz ifadesi değişir. O gece Ekrem İmamoğlu'nun yüz hatları, gelecek sorunun ne olduğunu biliyormuş rahatlığı içindeydi.
İkinci dikkat çekici mesele ise şu:
Yukarıda da söylediğim gibi İmamoğlu sorulacak her sorunun neredeyse sırasını dahi biliyordu. 
Örneğin;
Suriyeliler konusunda bir soru sorulacağını hemen hemen hiç kimse tahmin etmiyordu. Ama Küçükkaya'nın bu yöndeki sorusu daha bitmeden Ekrem İmamoğlu'nun elindeki grafik tablosu hazırdı.
Hadi hepsini geçtim.
İmamoğlu'nun basın danışmanı Murat Ongun, "Küçükkaya bize 15’er soru soracağını, 3’er dakikalık süre tanıyacağını ve formatın nasıl olacağını anlattı" diyor.
Bu açıklamaya bakacak olursak, Ekrem İmamoğlu kendisine kaç soru sorulacağını çok net biliyordu.
O zaman açın o yayını tekrar izleyin lütfen.
Ekrem İmamoğlu o programın bir yerinde İsmail Küçükkaya'ya bir şey söylüyor. 
"İsmail Bey konunun derinliğine inmek ve zamanımı daha iyi kullanabilmek için soracak kaç sorunuz kaldığını öğrenmek istiyorum" diyor.
Kendisine kaç soru sorulacağını bilen biri o gece bu soruyu sormaya neden gerek duyar söyler misiniz?
Hadi bunları da bir kenara bıraktık. Hadi bir an için saflığa vurup, İsmail Küçükkaya'nın bir otelde Ekrem İmamoğlu ile görüşmesinin gayet normal olduğunu düşündük diyelim.
İyi de...
Görüşmenin fotoğrafları ve telefon konuşmalarının HTS kayıtları ortaya çıkmamış olsa, biz bu görüşmenin olduğunu bilmiyor olacaktık. Yani bu görüşme neden kamuoyundan sır gibi saklandı? 
"Binali Yıldırım soruları istedi" demesinden bir iki gün sonra Ekrem İmamoğlu'nun bizzat ayağına gidip otelde görüşeceksin. Binali Yıldırım'ın ekibi durumu öğrenip sana sorduğunda onlara kerhen ve sadece telefonda bilgi vereceksin. 
Olur mu böyle şey?
Bir görüşme yapacaksan, her iki tarafın ekibiyle bir görüşme ayarlar ve iki tarafa da karşılıklı bilgi verirsin.
Ekrem İmamoğlu'na bu özel muamele niye?
Kaldı ki Ekrem İmamoğlu'na yapılan özel muamele bununla sınırlı değil.
Programın başlangıcında, "Millet İttifakı'nın Belediye Başkanı" diye takdim etmek.
İmamoğlu'nu köşeye sıkıştıracak ve yalanlarının ortaya çıkmasına neden olacak tek bir soru sormamak. 
Binali Yıldırım bu yalanları hatırlatınca, "Efendim Ekrem İmamoğlu ile konuşmayın, sizin muhatabınız o değil" diyerek araya girmek.
"Seçimi Ekrem İmamoğlu kazanırsa yine itiraz edecek misiniz?" diyerek AK Parti sanki beğenmediği seçim sonuçlarına hukuksuzca itiraz ediyormuş gibi bir algı operasyonu yapmak. 
63 yaşındaki Binali Yıldırım'a, "Siz FETÖ'nün okullarında kaldınız mı?" diyerek FETÖ ile özellikle ilişkilendirmeye çalışmak.
Ekrem İmamoğlu mesaj verdiğinde, "Bravo" diyerek kendisini tebrik etmek. 
Bunların tamamı, taraflı bir yayın yapıldığının ve Ekrem İmamoğlu'nun daha programdan iki üç gün önce korunup kollanmaya başlandığının göstergesiydi.
Bir koltuk için, bu kadar fırıldağa, bu kadar yalana, bu kadar iftiraya ve bu kadar hileye başvurmak!
Yazıklar olsun!
Ama size değil...
Sizi adam sanıp takip eden gölgenize yazıklar olsun!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.