Bunları yazmayalım mı?

A -
A +
AK Parti'nin seçim kaybıyla birlikte parti yöneticileri ve partiye gönül verenler haklı olarak muhasebe yapmaya başladı. Biz de bu köşeden zaman zaman kaybın nedenlerini ve partiye zarar veren olayları ve isimleri dile getirdik. Getirmez olaydık! Partinin seçim kaybetmesinin tek sorumlusu olarak bizi gösterecekler neredeyse. Biz yazdıkça partinin altını oyuyormuşuz ve milleti partiden uzaklaştırıyormuşuz. Öyle diyorlar! Onlara göre, yazının başına her oturuşumuzda AK Parti'den bal reklamı yapar gibi bahsetmeli, AK Parti tabanının ve milletin isyanına, itirazlarına kulak tıkamalıyız. Onlara göre, AK Parti'nin içinde olup, kahır zamanlarında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ve milletin yayında yer almayan isimleri deşifre etmemeli, kendi ikbal ve istikbal davasını hak davasının üstünde görenlere dokunmamalıyız. Onlara göre, millete tepeden bakan kibir abidelerini, kapısını millete kapatan parti yöneticilerini, milletin malını kendi malı gibi kullanan azınlıktaki yöneticileri yazmamalıyız. Zannediyorlar ki biz işi gücü bırakıp bu tip kişilerin pisliklerini dışarı sızdırmak için zaman harcıyoruz. Hayır be kardeşim, hayır! Bu tip şikâyetler, itirazlar bizzat milletin kendisinden geliyor. "Yazın ve partiyi uyarın. Bu iş böyle geldi ama bundan sonra böyle gitmez. Böyle devam ederse bizden partiye oy çıkmaz" diyen milletin bizzat kendisi... Ne yapalım? Sizin yaptığınız gibi millete kulak mı tıkayalım? Feryat evlerinden yükselen çığlıkları duymazdan mı gelelim? "Yahu üç beş kişinin hezeyanlarına kulak vermeyelim, her şey sütliman" mı diyelim? Mesela, mahkemelerde beraat etmesine ve OHAL İşlemleri Komisyonu'nda aklanmasına rağmen mülki amirler tarafından göreve iadesi yapılmayan mağdurların sesini duyurmayalım mı? Mesela, devletini, milletini canından aziz bilenlerin devlet kadrolarından, Erdoğan'a gönülden bağlı olanların ise partiden haksız yöntemlerle uzaklaştırılmasına kayıtsız mı kalalım? Bazı belediyelerde yaşanan yolsuzlukları görmezden gelip, "Hırsız bendense sıkıntı yok" mu diyelim? Milletin adayları yerine kendi adamlarını ilçelerde ya da illerde başkan adayı gösterip partinin oyunun düşmesine sebep olanları konuşmayalım mı? KPSS'de büyük başarı sağlayan ama mülakatlarda torpil lanetine takılıp mağdur edilen kesimleri kaleme almayalım mı? Bu mudur isteğiniz? Biz bunları yazmadığımızda sorunlar sona erecek mi? Millet bu meseleleri yok sayacak mı? Sahi... Biz. AK Parti'nin içine çöreklenmiş bu isimleri deşifre ederken ve onlardan ses çıkmazken sizin bağırmanız, "Bunları yazma" demeniz? Hayırdır? Onlarla yürüttüğünüz ve zarar görmesini istemediğiniz ilişkileriniz midir bu paniğin sebebi? Nedir başkasının adına bu hezeyanınızın nedeni, söyleyin millet de bilsin bari! Alıştınız değil mi bu sorunları dile getirenleri ya hain ya da FETÖ'cü veya kripto ilan etmeye.  Dün bakıyorum... Yaptığım eleştirilerden sonra Akit gazetesinden bir yazar beni diline dolamış, "Süleyman Özışık birileriyle birlik olmuş, AK Parti'ye operasyon çekiyor" diyor.  Sebep? AK Partili bir kardeşimin gönderdiği mesajı köşeme taşımışım, "AK Parti İstanbul'a oy vermek için getirtilen seçmeni geri göndermede sınıfta kaldı" dedim diye... AK Parti'nin genel merkez ve il teşkilatından isimler dahi arayıp, bu tür sıkıntıların olduğunu ve bunu telafi için gönül alma yoluna gittiklerini kabul ederken siz, neye ve hangi bilgiye dayanarak beni karalıyorsunuz? Hem, söyler misiniz ben kiminle birlik olmuşum? CHP ile mi, Ekrem İmamoğlu'yla mı, yoksa HDP ile mi? Kiminle? CHP ve İmamoğlu diyorsanız, dönün geriye benim seçimlerden önce ve sonra yazdığım yazılara tekrar göz atın. Bilen bilir ki babam mezardan çıkıp gelse, bu isimlere milim yaklaşmam! Başka kim var? FETÖ ile iş tuttuğumu mu ima ediyorsunuz? Kripto olduğumu mu düşünüyorsunuz?  E, onun için de dönün geriye bakın!  Geçmişte cemaat olduğuna inandığım dönemlerde bu yapıya yazılarımla destek verdim ve bunu hiçbir zaman inkâr etmedim. Hatta itiraf ettim, "Beni bir zamanlar bu yapıya destek verdiğim için yargılayıp ipe çekseler, canım zerre kadar acımaz. Hapse atsalar zerre kadar itirazım olmaz" dedim. Ama... Herkes bilir ki bu yapıya AK Parti'den ve pek çok AK Partiliden önce savaş açmış biriyim.  Hem de en güçlü zamanında... Gezi olaylarının FETÖ'cüler tarafından tertiplendiğini ekranlarda anlattığımda sen ve senin gibiler beni isim vermeden linç ediyor, "Bu adam fitne yayıyor" diyordunuz. Dershane tartışmaları sırasında ben Erdoğan'ın hangi FETÖ'cüler tarafından makamında tehdit edildiğini söylerken siz "Bu kavga biter, yine barışırlar" diye temennide bulunuyordunuz.  Dahasını isterseniz... 7 Şubat MİT Krizi'nin perde arkasını, FETÖ'nün güçlü olduğu zamanda tüm Türkiye'ye anlatan ve açıklayan benim. Bu konuda hazırlanan belgesellerde yayınlanan tüm bilgi ve dokümanlar benim elimden çıkmıştır. 17/25 Aralık sürecinde yaşananları yazarken sizler ekranlarda, "Bu olaydan Fetullah Gülen Hoca Efendi hazretlerinin haberi yoktur" diye güzelleme yapıyordunuz.  Bakın iftiharla söylüyorum. 15 Temmuz gecesi siz, "Darbe başarılı olacak mı acaba?" diye sessizce beklerken ben, henüz Binali Yıldırım açıklama yapmamışken, henüz Cumhurbaşkanı Erdoğan ortada yokken, saat 22.30'da "Allah adına kasem olsun ki cesetlerimizi derelere köprü yapsanız bile biz bu yoldan geri dönmeyiz. Benim yerim Erdoğan'ın yanıdır" diye mesaj atıyordum. Ve altını çizerek söylüyorum. Sizin mensubu olduğunuz gazete ve televizyonlar "Hele sonucu bir görelim" diye Erdoğan'ın Marmaris'ten yaptığı ilk açıklamaya ambargo koyarken, ben sosyal medya üzerinden insanları sokağa çağıran canlı yayınlar ve paylaşımlar yapıyordum. Bu millet, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın darbe gecesi direniş çağrısını CNN Türk'ten yapmak zorunda kalmasının sebebini bilmiyor ve anlamıyor mu sanıyorsunuz? Benim, sizin gibi AK Partililere şirin görünme ya da Erdoğan'ın uçağına binme gibi derdim yok. Ben AK Parti'nin yaptığı yanlışları eleştiren, doğruları öven biriyim.  Kimseyle iş tuttuğum da yok, AK Parti'ye bir zararım da yok! AK Parti'ye zarar veren birilerini arıyorsanız dönün kendinize bakın. Peygamber ocağının şerefli askerlerine köpek benzetmesi yapan ben değilim.  Kısa etek giyene fahişe benzetmesi yapan, Erdoğan'ı eleştirenleri hain ya da FETÖ'cü ilan ederek düşmanlaştıran ben değilim. Sizsiniz arkadaşım! Kişisel ya da kurumsal menfaatlerinize dokunuyorum diye beni suçladığınızda haklı olmuyorsunuz. Aksine gülünç duruma düşüyorsunuz!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.