Ucube anlayış!

A -
A +
Dünyanın her yerinde muhalefet partileri iktidarı, "Neden yapmadın" diye eleştirir.
Bizdeki durum ise tam tersi... Muhalefetimiz, "Niye yapıyorsun, ne gerek var ki yapıyorsun?" diye eleştiriyor. Şimdi size desem ki: "Bizim muhalefetin yapımına sevindiği veya yapımını desteklediği bir tane eser söyleyin..." İnanın bulamazsınız. Duble yollardan, bitmek bilmeyen yolları kısaltan tünellere, hızlı trenlerden metrolara, havalimanlarından şehir hastanelerine, Marmaray'ından Avrasya Tüneli'ne varıncaya kadar her şeye karşı çıktılar bugüne dek... Savunma sanayinde de durum aynı... Bir muhalefet düşünün ki kendi ülkesinin İHA'sını, SİHA'sını, Atak helikopterini, Fırtına Obüsü'nü yapmasına şiddetle karşı çıkıyor.  Ejder Yalçın, TCG Heybeliada, Otokar Cobra, Otokar Ural, Tulpar, Kirpi, Kunduz-Azmim, Koral, Ankerot, Pars 4X4, Kaplan, Hisar Füzeleri, Wattozz silahı, Türk Kaplanı, UMTAS Füzesi, Fırtına Obüsü ve Zıpkın gibi savunma silahları ve gereçleri yapıyor, savunma sanayinde âdeta çığır açıyorsun. Ülkenin muhalefeti bu duruma sevineceğine üzülüyor. Tarihinde ilk kez kendi denizaltını yapıyorsun. Tarihinde ilk kez kendi sismik araştırma ve petrol arama gemilerini yapıyorsun. Tarihinde ilk kez kendi savaş uçaklarını yapıyorsun.  Yok, mutlu edemiyorsun adamları... Dünyanın ilk elektrikli SUV otomobilini üretmek için adım atıyorsun, dünya otomotiv devleri, "Türkiye'de büyük gelişmeler oluyor" diye seni yere göğe sığdıramıyor.  Ama bir bakıyorsun ki senin ülkenin muhalefeti, "Ama yurt dışından 10 ton saman, 20 ton et ithal ettik" diyor.  Sadece bu da değil... Ülkenin sınırlarında bir terör devleti kurulmaya çalışılıyor. Dünyanın barbar ülkeleri onların bu emelini gerçekleştirmek için binlerce tır silah yardımı yapıyor. Teröristler senin ülkeni bölmek, parçalamak için yol ve yöntemler deniyor. Ülkenin güvenliğini korumak için bu oluşuma müdahale ediyor, kurmak istedikleri terör koridorunu yerle bir ediyorsun. Teröristleri besleyen barbar ülkelerden önce ve dahi teröristlerden önce senin ülkenin muhalefeti ortaya atlıyor, "Türkiye komşu ülkede işgalci konumuna düştü. Türkiye teröristlere müdahale ederken savaş suçu işledi" diyerek kendi ülkesine, kendi ülkesinin askerine iftira atıyor. İddia ile söylüyorum. Dünyanın hiçbir yerinde bizim ülkemizde olduğu kadar katil sever, terörist sever, diktatör sever bir muhalefet bulamazsınız. Beşar Esad kendi halkından bir milyon kişiyi katleder. Bizimkiler, "Onunla masaya oturun" diye yırtınır. Sisi kendi insanını namaz kılarkan otomatik silahlarla tarayarak katleder. Bizimkiler "Onunla görüşün" diye öneride bulunur. İsrail Müslüman bir ülkeyi tepeden tırnağa işgal ederek küle ve köze döndürür. Bizimkiler "İsrail'in iç işlerine neden karışıyoruz. Bu ülke ile ilişkilerimiz neden kötü" diye sorar.  Ve işte Libya... Türkiye "Mavi Vatan" ülküsü doğrultusunda Libya'nın meşru hükûmeti ile masaya oturup anlaşma imzalar. Bizimkiler, kendi ülkesini kana bulayan Hafter isimli diktatör ile masaya oturmamız gerektiğini salık verir.  İsrail bir yanda, Yunanistan diğer yanda, Mısır beri yanda kudururken, bizim muhalefetin içinden biri çıkar, "Türkiye Libya ile imzaladığı anlaşma ile sınırları aşmıştır" diyerek kendi ülkesini elin gâvurundan beter şekilde eleştirir. Yerküre üzerinde temeli olan ülkelerin içinde böyle bir muhalefet bulamazsınız. Bulsanız bile, böyle bir muhalefete oy veren insan bulamazsınız.  Ama feleğin işine bakın ki bizim içimizden birileri sırf Tayyip Erdoğan alerjisi yüzünden bu ucube anlayışlı muhalefete oy verebiliyor. Tayyip Erdoğan'ın içinde bulunduğu duruma bakar mısınız? Ülkesinin bekası için terör örgütleriyle mücadele ediyor. Ülkesinde darbe yapan "dindar görünümlü dinsizler"le mücadele ediyor. Ülkesini dünya devlerinin arasına sokmak için dünyanın barbar ülkeleriyle mücadele ediyor. PKK ile mücadelede hem sınır içinde hem de Irak kırsalında savaş veriyor. YPG ile mücadele edebilmek için Suriye sınırında mücadele ediyor. Yunanistan ile mücadele etmek için Ege'de, Mısır, İsrail ve daha pek çok ülke ile mücadele etmek için Akdeniz'de ve Libya'da mücadele ediyor.  Her gün, her saat, her dakika ve her saniye âdeta "İbrahim'in ateşinde" yanıyor. Ama içimizde olup yanımızda olmayanlar bu mücadeleyi veren adamın arkasında adam gibi durmayı bile beceremiyor. İbrahim'in ateşine su taşıyacak karınca kadar bile olamıyorlar. 70 yıldır Avrupa'ya karşı dik duran bir adamımız olmadığını söyleyip duruyorduk. Şimdi o adamı bulduk, şimdi arkasında adam gibi duracak bir millet bulamıyoruz iyi mi! Önceki gün uluslararası medyada yayımlanan makalesinde Erdoğan şöyle bir cümle kurmuştu: "Bölgede Türkiye'nin içinde olmadığı hiçbir oyun başarıya ulaşamayacak." Ve dün tarihe geçen bir söz daha söyledi: "Türkiye Libya'da barışın anahtarıdır." Evet, aynen böyledir durum.  Türkiye Libya'da barışın anahtarıdır. Ama sadece Libya'da değil. Bütün bölgede barışın anahtarıdır. Erdoğan'ın başında olmadığı Türkiye'de bu sözü söyleyecek bir adam da yoktur. Çünkü Erdoğan boyun eğmeyen, bükülmeyen iradesiyle bu ülkenin güçlü olmasının ve güçlü kalmasının en büyük teminatıdır.  Birileri buna yandaşlık ya da yalakalık diyorsa... Her zaman söylediğim gibi, terör örgütleriyle iş tutanlarla bir arada olmaktansa, en yüksek fiyatı verenlere ülkesini satmaya hazır şekilde bekleyenlerle bir arada olmaktansa Erdoğan yandaşlığı yapmaktan şeref duyarım...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.