Ünal Bolat

"Düşünceli düşünceli varmış kumarcıların yanına. Kumarcıların umurunda mı? ‘Yakmasaydın oğlum!' demişler. Biz sana yak dediysek esastan, ‘git de yak!' mı dedik. Adama bak ya!.."

"Oğlum senin dükkânın bizde olacak ki... Ne varmış dükkânımda. Altı üstü sekiz on top kumaş kaldı. E yeter işte... Bak şimdi ne yapcan biliyor musun?!."

"Allah'ım, kesinlikle ‘bu ikisi kavga ettikleri adamı çatıya çıkarıp aşağı ittiler' diye suçlanacaktınız. Çünkü üç adamın çatıya çıkıp da bacaya naylon sarması normal mi?"

"Çocuklarla kahvaltı sonrası dışarı çıkacaktık. Haftada bir pazar günümüz vardı. Ama kapıda da bizi yardıma çağıran Ayhan Amca duruyordu..."

"Onun o hassas kişiliği bizde tedirginlik uyandırıyordu. Ona olan saygımızdan mı, çekingenliğimizden mi bilemiyorum ama kömür almaya giderken kendimizi suçlu gibi hissediyorduk..."

İsmi Abdurrahman bin Muhammed Süleyman... Mecmau'l-Enhur isminde çok meşhur bir kitabı var. Ama bu kitabıyla değil de "damat" ismiyle meşhur. Peki sebebi mi ne? İşte menkıbesi:

"Ama düşüş o düşüş. Tam bileğimin üstüne. Kalktım bir de baktım ki kolum bilekten kırılmış. Hemen koştuk eve. O zamanlar babam da yurt dışında çalışıyor!.."

"Erzurum İlahiyat Fakültesi'ne başladım. Erzurum'un kışları çok soğuk olur. Fakirlik diz boyuydu. Esnaf beni dükkânına davet eder bir ihtiyacım olup olmadığını sorardı..."

"Az sonra oraya iki beyaz gömlekli adamla birlikte yeniden geldi ‘servis şefiyim' diyen kimse... Durum biraz karışacak gibiydi... Ben de zaten geç kalmıştım..."

"Sağlık Bakanımız Recep Akdağ'a sağlıkta yaptığı büyük atılımlar için gerçekten teşekkür ediyorum. Ama kendisine iletilmediyse buradan haber vermek istiyorum..."

"Düşünüyorum da çağdaş yaşayışa ayak uydurmak için ne gerekiyorsa yaptık. Ama gelenek ve göreneklerimizden kopmamak için azıcık olsun gayret etmedik..."

"Yıllar önce yaşanan bu hatırayı dinlerken bugünkü gibi üzüldüm. Rabbim bu ülkeye merhametli insan nasip etsin. Allah merhametsizin şerrinden hepimizi korusun..."

"Üşüyorum, diye ağlar halde uyandım. Çok soğuktu. Morgda hissettim kendimi bir an. Sonra keskin beyaz ışıklar yüzüme vurunca şükrettim, her şeye rağmen..."

"Acaba herkes bizim marangoz kadar nasipli olur mu?" diye düşünerek o günden sonra ne kadar "alacağım" ve "borcum" var ise bir yere "not" edip hanıma tembihte bulunmuştum."

"Hem camiye bir tabut da biz vermiş oluruz. Milletin cenazesine hizmet olur, sevap olur. Hem de, imam efendi bizim tabut bağışımız üzerine bizi tanır. Zorluk çıkartmaz!.."

"Saat 17.35'te: ‘13657 nolu başvurunuza ait evraklar kayıt altına alınmış olup randevu ve harçlarla ilgili ayrıca bilgilendirileceksiniz' diye bir mesaj geliyor cep telefonuma..."

"Vakit geçirmeden, ertesi gün sabah erkenden gidip aldım sıra numaramı. Fazla değil, üç kişi vardı; benden önce..."

"Yetkililerin bu sorularımıza ve bizim durumumuza düşen on binlerce OGS mağduruna tatmin edici bir açıklama getirmelerini istirham ediyoruz."

"Cihaz okunmaması ne demek? Cezalı para ödemeye mahkûm olmak demek. Böylece durduk yerde hem giderken hem dönerken cezalı olarak geçmiş oluyordum!..."

"Üst üste gelmişti her şey. Filmlerdeki gibi. Aslında ablama desem anında hallederdi. Fakat son zamanlarda eşi de kendisi de ailemize maddi anlamda çok yardımcı olmuştu..."