Bu sefer, taşı kuyudan deliler kendi çıkaracak...

A -
A +
Yazık... Bu milletin ömrü delilerin kuyuya attıkları taşları çıkarmak ile mi geçecek? Tam pandemi denilen illete rağmen pozitif büyüme oranını yakalamış dünyadaki üç ülkeden biri olmuşsun ve kazanımlarını tüm coğrafyada tahkim etmeye çabalıyorsun, diplomasi ve askerî aktivizmini tüm coğrafyanda arttırmışsın yine kuyuya taş atıldı... 104 mütekait amiral yine bir gece yarısı eski refleksleri ile içeriği Montrö’den TSK müfredatına kadar uzanan geniş bir yelpazede karman çorman bir ihtar yazısı kaleme alıp yayınladılar. Ama bu sefer kuyudan taşı kendi elleri ile çıkaracaklar, kaçışı yok bu işin... Elbette o saatten bu yana olanı biteni bir de ben size özetlemeyeceğim. Dillendireceğim başka şeyler var... Hollanda’da Anayasa Mahkemesinin ışıkları yanıyor diye bir yargıç sosyal medyadan paylaşım yapsa herkes ışıkların açık unutulduğunu sanır. Tıpkı İngiltere’de “Genç Subaylar Rahatsız” manşeti attığınızda ordularında pandemi var ve genç subaylar rahatsızlanmış olsa gerek diye düşünecekleri gibi. Gelgelelim bu ülkede 104 amiral bir gece yarısı hükûmeti ihtar eden bir bildiri yayınladıklarında kimse huzurla başını o yastığa koymaz, koyamaz ve koymadı da... Bizi içeriye kapatıp üzerimize deli gömleği giydirip melekler erkek mi dişi mi diye bizleri tartıştırma peşindesiniz ama toplum o kadar müteyakkız ki bu sefer o taşı size o kuyudan çıkarttıracak.   Her hesap sorulmayan darbe ve muhtıra kendinden sonra geleni mayalıyor...   Son 60 yılı darbeler ile hemhâl olmuş bir siyasi tarihi var Türkiye’nin. Bu yüzden olsa gerek bu ülkede millet iradesine yaslanarak siyaset yapanların âdeta "siyasi amentüsü" hâline gelmiştir “Biz bu yola kefen giyerek çıktık” cümleleri… Ama o kefeni artık milletin temsilcilerinin giymeme zamanı geldi de geçti bile. Gelgelelim zamanın dışında kalmış kafalara bunu izah etmek biraz daha gayret, emek ve süreç istiyor. 1960 darbesinde yüzbaşı rütbesinde olanlar hesap sorulmadığı için 20 yıl sonra kalktı 1980 darbesini yaptı, 1980 darbesinde binbaşı rütbesinde olup hesap sorulmayan zabitler 28 Şubat postmodern darbesini sahaya sürdüler, 28 Şubat’ta hesap vermeyen genç subaylar 15 Temmuz hainliğinin başaktörü idiler. Hülasa, hesap sorulmayan her askerî darbe kendinden sonra geleni hep mayaladı. Çırpınmaları hoşafın yağının kesilmesi gibi bu mayalama zinciri 15 Temmuz gecesi inkıtaya uğradı, son bir gayretle 2023 seçimlerinden önce buldukları her konuya darbe genini bulaştıracak maya çalma derdinler.   Darbeler ve muhtıralar dönemi artık sona erdi demek derin uykunun belirtisidir...   Ne zaman askerî darbe ve muhtıraların yıl dönümleri olsa bazı kerli ferli siyaset ehli karşısındaki mikrofona esip gürlemeye başlıyor: “Bu ülkede darbe ve muhtıralar dönemi sona erdi...” Haklısınız 15 Temmuz öncesinde de aynı nutukları büyük bir hamaset içinde atanlarına şahitlik ettik hep birlikte… İyi güzel de bu 104 mütekait amiralin ihtarından sonra bari bu kelimeyi ağzınıza almayın. Almayın, çünkü silahlı kuvvetlerini tam bir demokratik kontrol altına alan ve ülkelerinde darbe olmamış coğrafyalarda dahi bu kelime siyasilerce gelişigüzel kullanılmazken bizlerdeki bu rahatlık anlaşılır gibi değil.   İçeride meleklerin cinsiyeti tartışmaya zorlanırken…   Türkiye’de bu suni gündemler ile içeride meleklerin cinsiyeti tartışılsın istenirken dünyadaki siyasi gelişmeler bizim hatırımıza durmuyor, hatta her geçen gün inanılmaz bir ritim ve tempo ile devam ediyor. Mavi Vatan müdafaası kapsamında Hafter ve şürekasına rağmen ayakta tutulan ve TSK destekli olarak ayakta kalan başkent Trablusgarp’ta dün kerameti kendinden menkul konuklar vardı. Atina’nın züğürt bezirgânları teselli ikramiyelerini almak için ülkelerinden kovdukları eski Libya Büyükelçisi, yeni Libya Cumhurbaşkanlığı Konseyi Başkanı Muhammed el Menfi ile görüştüler. İkilinin basına düşen görüntüleri bugün gece yarısı muhtıraları ile hükûmete ayar verenlerin kıllarını kıpırdatmadıkları dönemde Türkiye’nin Mavi Vatan kapsamında Libya’da nasıl bir başarıya imza attığının resmi gibiydi. Yunan Başbakanı’nın Libya topraklarından yabancı askerlerin çıkarılmasına yönelik talebini Türk askerinin müdafaa ettiği bir başkentte söylemesi sanırım sadece bizi değil tüm dünyayı da tebessüm ettirmiştir. Devam edeceğiz…
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.