Rüzgârsız havada fırıldaklar dönüyorsa yandan üfleyen vardır

A -
A +
Kandil’deki baldırı çıplak “Afrin’e karşı Şemdinli’yi alacağız” diye korku içinde naralar atarken, diğer elebaşları koro hâlinde Suriye’nin TSK’ya mezar olacağını söylüyorlardı. Meclis'teki uzantıları da boş durmuyor Suriye bataklığından dem vurarak, TSK’nın bir müdahalesinin nasıl felaketlere yol açacağını anlatıyorlardı.
 
Hamdolsun olmadı.

Kahraman Mehmetçik’in yaptığı başarılı harekâtlar sayesinde Türkiye en huzurlu yıllarını yaşıyor.

Ama yine de güvenlik güçlerimiz dur durak bilmeden sınır ötesinde operasyonlar icra ediyor, MİT’in bölgede oluşturduğu etkin yapılanma PKK’nın elebaşı kadrosunu ağustos güneşindeki kar tanesi gibi eritiyor.

Yıllarca âdeta bir dantel gibi işleyerek bugünkü konuma getirdikleri, Türkiye’nin uzadığında budanan, kuruduğunda sulanan bir ülke kıskacına alınmasında en değerli vazifeyi gören terör örgütleri artık o vazifeyi ifa edemiyorlar.

Türkiye bu noktada mesafe aldıkça hem içeriden hem dışarıdan sayısız direnç ve baskı mekanizmaları ile karşı karşıya kalıyor. Mikrofonu önüne alan KHK kararı ile görevine son verilenleri, üniversitelerde terör örgütleri ile ortak yol yürüyenleri görevlerine iade ediyorAbdullah Öcalan’ı, Selahaddin Demirtaş’ı, Figen Yüksekdağ’ı serbest bırakıyor ve bu projelerine de BARIŞ PROJESİ diyor.

Ve tüm bunlar Türkiye’nin Suriye’den Irak’a, Doğu Akdeniz’den Dağlık Karabağ’a kadar çok zorlu sınavlardan alnının akıyla çıkmışken oluyor.

Neden?

Dediğim gibi, terör örgütü bitmek üzere. Bu tükeniş dışarıyı da içeriyi de çok ama çok telaşlandırıyor.

Oysa daha dün isteyen her istihbarat örgütü, Irak ve Suriye’de terör örgütleri ile koordinasyon toplantısı bile icra edebiliyordu.
 
            HDP, ABD Senatosunun eşiğinde sabahladı
 
İşte tam böylesi bir ortamda HDP’den Garo Paylan, Meral Danış Beştaş ve Hişyar Özsoy, ABD’de bazı senatörler, ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilileri ve Orta Doğu özelinde çalışan kimi kurum temsilcileri ile bir araya geldi.
 
Toplantıya katılan Hişyar Özsoy fonlanan medya kuruluşlarından birine neler konuşulduğunu şu şekilde anlattı:
“HDP’ye yönelik baskıları ele aldık, kapatma davasını konuştuk... Türkiye’deki hak ihlallerini anlattık. Ayrıca güneye yönelik uzun zamandır süren saldırı dalgalarını ve askerî harekâtları ele aldık.”
 
Klavyesinin başında kendini ‘Kuva-yı Milliye geleneğinden gelmeyim’ diye tanımlayan Kemal Bey’den zerre itiraz gelmedi elbette bu mandacı açıklamalara.
 
Ama olsun, bugün 9 Eylül 2021, sadece İzmir’in kurtuluşu değil, aynı zamanda Yunan’ın da denize döküldüğü aziz milletin kahraman mücadelesinin yıl dönümü. Böylesi bir günde dizinizde pışpışladığınız mandacı kafaya laf etmektense, 9 Eylül 1922’nin yıl dönümüne dair bir slogan paylaştığınızda sizi göklere çıkaracak bir kitle hazırda bekliyor nasılsa…

Hemen ardından 27 ABD’li senatör cevaplanması için ABD Dışişleri Bakanına bir bildiri yayınladılar. Bildiride, Türkiye’nin bölgesinde gerçekleştirdiği harekâtlar ile ABD çıkarlarına, müttefiklerine, partnerlerine ve iş birliği yaptıkları dostlarına zarar verdiği belirtilmekte idi.
 
O zaman daha da iyi anladık ki, Türkiye’nin Irak ve Suriye’deki hareketliliği birilerinin kimyasını fena hâlde bozmaya devam ediyor.
 
İşte tam da böyle bir ortamda CHP Genel Merkezinden bir heyet IKBY yönetimine bir ziyaret gerçekleştirdi.

Öncelikle Irak Anayasası içerisinde meşru ve tanınmış bir yönetim olan IKBY’nin ziyaret edilmesinde herhangi bir beis görmediğimi beyan etmek isterim. Hatta, Türkiye’nin tarih yapıcı misyonu gereği bölge halklarına ve devletlere önayak olarak, istikrarlı ve müreffeh bir bölge vizyonu siyasetini ortaya koymasının elzem olduğunu söylüyorum.

Kürtçe türkü dinlemeyi hâlâ şeytanlaştıran bir anlayışın ise yanından dahi geçmem…

Aksi takdirde Kemal Bey gibi “Barzani’nin ayağına gittiniz” diye paylaşım yapar, sonra kendi ekibinizi Barzani’nin ayağına göndermek gibi bir ilkesizliğe imza atmak durumunda kalırsınız.
 
Gelelim tekrar ziyarete…
Ziyareti gerçekleştiren heyette, ne işimiz var, Afrin’de, Libya’da, orada burada diyen bir ekibin olması, CHP ile HDP çizgisini birleştiren kişilerin olması, ziyaretin peşmergenin PKK’ya karşı operasyonlarını arttırdığı bir dönemde ve HDP’nin ABD Senatosunu ziyaretten hemen sonra gerçekleşmesi, ister istemez insanın aklına soru işaretleri getiriyor.
 
 
Ne ile suçluyorlarsa kendileri yaptığı için…
 
Dün Anadolu Ajansı, başarılı bir gazetecilik örneği daha vererek, Fransız LaFarge firmasının Fransız istihbaratının bilgisi dâhilinde Suriye’de DEAŞ ile iş birliği yaptığı hakikatini belgeleri ile ortaya koydu.
 
Fransız istihbaratının gözetiminde ticaret ve ilişki geliştirilen bu terör örgütü daha sonra Paris’in orta göbeğinde de katliam yapmıştı. İnsanın aklına Charlie Hebdo saldırıları da acaba gözetim altında mı yapıldı diye sualler gelmiyor değil, lakin komplo teorilerine ayıracak ne zamanım ne de yerim var.
 
Benim asıl vurgulamak istediğim, 2014 yılında Suriye coğrafyasında LaFarge başta DEAŞ dâhil YPG ve tüm terör örgütleri ile iş tutarken, Türkiye’de çarşaf çarşaf Batı’ya dayandırılan haberler ile AK Parti ve DEAŞ arasındaki olmayan ilişki köpürtülmekteydi. Buyurun atılan manşetlere, Gazi Meclis’te Kemal Kılıçdaroğlu ve HDP’li yöneticilerin açıklamalarına bakın.
 
Rüzgârsız havada fırıldaklar dönüyorsa yandan üfleyen vardır
Boşuna demiyoruz rüzgâr yokken fırıldaklar dönmeye başladı ise yandan üfüreni vardır diye.
Sizi DEAŞ ile ilişki kurmakla suçladıklarında DEAŞ ile Suriye coğrafyasında hem de istihbarat örgütü düzeyinde kucak kucağa ilişki içerisindelermiş.
 
LaFarge o zamanlarda DEAŞ ile ilişki içinde Afrin’den Tel Abyad’a kadar uzanan geniş bir coğrafyada, içerisinde metro işleyecek müstahkem tüneller inşa ederken, içerideki göz bağcıları bizi yalanlarla algılara boğuyorlardı.
 
Şimdi ellerinde çarşaf çarşaf metinler ile Gazi Mecli'sin kürsüsünden nutuk irat edenlerin, ellerine bu metinleri kimin ya da kimlerin verdiğini daha iyi anlayabiliyoruz. Sadece bunu anlamıyoruz elbette, aynı zamanda hangi rüzgârların sizi fırıldak gibi döndürdüğünü de bizzat görüyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.