Kaydet
a- | +A
"Abdülehad Efendi" sâhib-i kerametti, Bir gün talebesinden, bir hizmet rica etti. Üsküdar''da, bir işin halledilmesi için, Oraya gitmesini istedi bir kişinin. Ve lâkin vardı o gün çok, fırtına ve rüzgar, Böyle fırtınalarda, çalışmazdı kayıklar. Talebeler bilince bu hâlini denizin, "Peki" diyemediler, karşıya geçmek için. Ve lâkin bir tanesi vardı ki talebeden, Üstâdının emrine "Peki" dedi o hemen. Abdülehad Efendi, memnun oldu gâyetle, Buyurdu ki; (Evladım, git ve gel selâmetle.) Bu hayır duâsını alınca mürşidinin, Gitti Eminönü''ne, karşıya geçmek için. Yüz''e yakın kayıkçı var idi o gün, fakat, Hiç birisi bu işe etmedi muvafakat. Dediler ki; (Evladım, baksana şu rüzgara, Bu fırtınalı günde, kim geçer Üsküdar''a?) Lâkin o, duymuyordu onların dediğini, Yapmağa kararlıydı üstadının emrini. Nihayet bir kayıkçı ondaki bu ihlası, Farkedip Üsküdar''a gitmeye oldu razı. Ve onu bindirince, çağırıp kayığına, Bütün şiddeti ile sürüyordu fırtına. Lakin bir "Ok atımı" yol almamışken henüz, Fırtına sakinleşip, sütliman oldu deniz. Çok kısa bir zamanda, gidip avdet ettiler, Olmadı bu müddette, bir üzüntü ve keder. Talebe, üstadına gelip bilgi verince, Üstadı onun için, dualar etti nice. O talebe diyor ki; (Alınca bu duayı, Kalbim zikreder oldu, her an Hak teâlâyı.) Abdülehad Efendi, bir camide nasihat, Ederken, kürsüsüne, pusula koydu bir zat. Üzmek için yazmış ki; (Sizin gavs olduğunuz, İnsanlar arasında, söyleniyor ba husus. Senin de gavs olduğun doğru ise eğer ki, Şu caminin içinde, beni sen öldür peki.) Bu yazıyı okuyup, tefekkür etti biraz, Buyurdu (Sübhanallah, bu bize bir itiraz. Biz âciz kuluz, ama, gavs biliyor bizi halk, Lakin mahcub etmesin, onları cenab-ı Hak. Evliya, hiç kimseye vermez hiç ezâ cefâ, Onu üzseler bile, o affeder her defa. Lâkin onlar, kınından çıkmış "Kılınç" gibidir, Sen gidip, o kılıca çarparsan, suç kimindir?) O sırada camide işitildi bir feryat, O notu yazan kişi, düştü ve etti vefat.)
ÖNE ÇIKANLAR