Kaydet
a- | +A
"Mahmud Efendi" diye vardı bir talebesi, Pek çoktu bu velîye bağlılığı, sevgisi. Geldi Mahmud Efendi, hanım ve çocuğuyla, Bir ev kiralayarak, yerleşti İstanbul''a. Abdülehad Efendi, bu Mahmud Efendiye, O zamanlar "Üç akçe" vererek harçlık diye, Buyurdu ki; (Saymazsan, daha ziyadeleşir, Hatta ölene kadar, bu size kafi gelir.) Mahmud Efendi der ki; (Aldım o üç akçeyi, Onları kullanırdım, almak için herşeyi. Üstâdımın emriyle onları hiç saymadım, Yedi sene, onlarla geçimimi sağladım. Lakin sayma arzusu olurdu bende fazla, Yine de sabrederek, saymazdım onu asla. Fakat bir gün bu arzu, bana galip gelerek, Saydım o akçeleri, nefsime yenilerek. "Beşyüz akçe" idi ki, azaldı gün geçtikçe, Ve bir kaç gün geçmeden, kalmadı tek bir akçe.) Bir de "Ali Efendi" vardı ki talebeden, Bu zât Kastamonu''da otururdu önceden. Kendisi anlatır ki; (Zuhur etti bir işim, Bu yüzden İstanbul''a bir sene gitmiş idim. Abdülehad Efendi, o zamanlar Bayezid, Camii şerifinde ders verirmiş çok vakit. Öğrenince va''zını, Bayezid camiinde, Gittim ki görüşeyim, büyük merak içinde. Va''zını dinleyince, duygulandım be gâyet, Kalbimde, ona karşı duydum büyük muhabbet. Elini öpüyordu cemaat bu kişinin, Ben de girdim sıraya, elini öpmek için. Dikkatimi bir husus çekmişti ki o günü, Kapalı tutuyordu, açmıyordu gözünü. El öpüp bir rüyamı söylemeden ben daha. Dedi; (Ali Efendi, bekliyorum dergaha.) İsmimle hitap etti, daha çok ettim hayret, Üç gün sonra dergaha gidip ettim ziyaret. Elini öpmek için, vardığımda yanına, Gözü kapalı idi, bakmadı yine bana. Ve lakin buyurdu ki; (Ne için geç kaldınız? Şöyle değil mi idi, o geceki rüyanız? Tabiri şöyledir ki, geçince yirmi sene, Temelli gelirsiniz, İstanbul beldesine. O zaman Üsküdar''da ikamet eyleyiniz, Zira o topraklarda olur sizin yeriniz.) Aradan yirmi sene geçince, hakikaten, Taşındık İstanbul''a, hiç niyette yok iken. İstanbul yakasında mekan tuttuk hakikat, Bunu, "Yirmi yıl" önce, demişti bize o zât.
ÖNE ÇIKANLAR