Kaydet
a- | +A
O devirde bir kadın, alıp bir gün oğlunu, Tuttu "Gavsül âzam"ın dergâhının yolunu. Huzuruna çıkarak, dedi ki; (Ey efendim, Oğlumu, size teslim etmek için getirdim.) Hemen kabul buyurup, aldı onu yanına, (Tamam, gidebilirsin) buyurdu o kadına. Çocuğa hemen o gün, o yolun mucibince, "Nefisle mücahede" emrini verdi önce. Az yemek, az uyumak, sebebiyle o çocuk, Gitgide zayıflayıp, sararıp soldu çabuk. O günlerde annesi, görmek için oğlunu, Gelip, çok zaiflemiş bir halde buldu onu. Kuru arpa ekmeği yerdi hem geldiğinde, Çocuğunun bu hâli, dert oldu yüreğinde. Bu hüzünle ayrılıp, veda etti oğluna, Gidip "Gavsül âzam"ın girdi huzurlarına. O da "Tavuk" yiyordu, girdiğinde içeri, Şaşırıp, kısa aklı almadı bu işleri. Dedi ki; (Ey efendim, siz tavuk yiyorsunuz, Lakin arpa ekmeği yiyor bizim oğlumuz. Doğrusu ben bu işten, hiçbir şey anlamadım, Açlıktan zaifleyip, solmuş benim evladım.) Seyyid Abdülkadir-i Geylâni hazretleri, Ayırdı birbirinden, kemiklerle etleri. Sonra o kemiklerin üstüne el koyarak, Buyurdu ki; (Allah''ın izniyle diril kalk.) O böyle söyleyince, dirildi tavuk yine, Kadın bunu görünce, utandı dediğine. Buyurdu; (Senin oğlun ıslah, etsin nefsini, O da böyle yaparsa, yesin istediğini.) Bir gün vaaz ederken, o an bir talebesi, Bir ara îcab etti, abdest tazelemesi. Çıkmak da zordu, zira vardı büyük izdiham, Onun sıkıntısını anladı Gavsül âzam. Talebeye bir nazar edince o esnada, Buluverdi talebe, kendini bir sahrada. Abdestini alarak, geldi tekrar yerine, Gördü ki Gavsül âzam, vaaz ediyor yine. Bir gün de "Gavsül âzam" camide vaaz verirken, Kürsüden aşağıya, süratle indi birden. Ayakta el bağlayıp, edeble durdu biraz, Sonra yine çıkarak, eyledi halka vaaz. Önde oturanlardan, biri merak ederek, Sordu Gavsül âzamdan, müsaade isteyerek: (Efendim, biraz önce, ne oldu ki aceb siz, Kürsüden aşağıya, çabuk iniverdiniz?) Dedi; (Resulullah''ı, gördüm ben biraz önce, Hayâ edip aşağı indim Onu görünce.)
ÖNE ÇIKANLAR