Kaydet
a- | +A
Alın yazısı... Bu zat buyuruyor ki; (Bu dünya bir imtihan, Âhirete nisbetle, kısadır, sanki bir an. İmtihanı kazanmak için de bir insanın, Uyması lâzım gelir, emirlere bi hakkın. Doktorun vazifesi, ilâcını vermektir, Kullanıp kullanmamak, hastanın elindedir. Ve lakin hiçbir hasta, ilâç kullanmayarak, Doktoru suçlamaya, bulamaz kendinde hak.) Yine O buyurdu ki, (Dünyada nehirler var, Her biri, bir noktada denize ulaşırlar. Akış istikameti nasılsa bir ırmağın, Nereye varacağı, bellidir onun yarın. Ömür dahî su gibi, bir yönde akar durur, Nereye varacağı, işlerden belli olur. Kimi, Cennet yolunu tutmuştur, öyle gider, Kimi de Cehenneme giden yolda ilerler. Meyhaneye gidenle, camiye giden elbet, İkisi aynı yere varmazlar en nihayet. Yani "Alınyazısı" icraattan bellidir, Bunu anlamak için, keramet şart değildir. Sen kendi kaderini istiyorsan anlamak, Her gün ne gibi işler yapıyorsun, ona bak. Allah''ın bir kulunu sevmediğine nişan, Faidesiz işlerle uğraşır hep o insan.) Bir gün de buyurdu ki; (Her günkü hadiseler, Allahın takdiriyle husule gelmekteler. Bunun için biz kullar, irademizi yine, Aynen uydurmalıyız O''nun iradesine. Yâni her gün, ne ile karşılaşıyorsak biz, "Aradığımız şeyler" olarak görmeliyiz. Ve hattâ çok sevinip, bulmalıyız ki huzur, Hak teâlâya karşı, kulluk da böyle olur. Bir hadîsi kudsîde olundu zîra beyan; "Kazâ ve kaderime, varsa râzı olmayan, O kimse benden başka, kendine Rab arasın, Benim kulum olarak, dünyada bulunmasın." Müslüman, başa gelen her dert ve musibette, Hiç şikâyet etmeyip, sabretmeli elbette. Hele akrabalardan gelen sıkıntılara, Sabretmekten başka bir çare yok biz kullara. Ahkâf sûresinde de, şöyle buyuruldu ki, "Ulül''azm Peygamberlerin sabrettikleri gibi. Ey Habîbim sen dahî, sabret sıkıntılara, Ve acele eyleme, bedduada onlara." Sabır, acı ise de, tatlıdır meyvaları, Kullar ise kaçıyor istemeyip bunları. Evet, tatlı yemeğe alışmış olan insan, Kaçar şifa verici acı olan ilâçtan.)
ÖNE ÇIKANLAR