Şükür nasıl olur? İslâm âlimlerinden olan bu mübarek zât, Bir gün sevdiklerine şöyle etti nasihat: (Bu zamanda Rehbersiz, kurtulmak mümkün değil, Lâzımdır yol gösteren, bir kâmil-i mükemmil. Böyle olgun bir âlim yoksa bir memlekette, Onların kitabını okumalı elbette. Çünki kitap okumak, sohbet gibi feyz verir, Ve lâkin edeb ile okumak lâzım gelir. İmâm-ı Rabbâni''den birine mektup gelse, Bunun için, ne kadar çok sevinir o kimse. "Mektûbât" kitabı da, o velînindir bizzât, Farz et ki o mektubu, göndermiş bize o zât. Okunursa aynı şevk ve aynı muhabbetle, İstifade edilir o velîden gayetle. İmâm-ı Rabâni de, bunu haber veriyor, Zîra bir mektubunda bakın ne buyuruyor: (Bu mektup, yazılsa da, zâhiren bir insana, Aslında yazılmıştır onu her okuyana.) Yâni kim okur ise, ona gönderilmiştir, Zira, "Kılıç, kuşanan içindir" denilmiştir. İşte kim "Mektûbât"ı okursa bu hâl ile, Sohbet etmiş sayılır, İmâm-ı Rabbâni''yle. Bir gün de buyurdu ki; (Görünen, görünmeyen, Her ni''meti bizlere, hep Allah''tır gönderen. İyilik yapanlara, hep teşekkür edilir, Bu, herkes de bilir ki, insanlık gereğidir. O halde her ni''metin hakiki sahibine, Şükretmek, bir insanlık icâbındandır yine. Ve lâkin Hak teâlâ uzaktır her kusurdan, Kul ise, hep noksanlık içinde olduğundan, Bir münasebetleri yoktur hiç "Allah" ile, Ona şükredemezler, kendi akıllariyle. Ona söylenmesini güzel zannettikleri, Bilâkis Ona çirkin, uygunsuz gelir belki. Büyütmek, hürmet etmek sandıkları da yine, Küçültmek gelebilir, belki de kendisine. İşte, Hak teâlânın sevdiği, beğendiği, Yâni kabul ettiği tâzim ve şükür şekli, Peygamberleri ile gönderdiği dinlerdir, Onlarla bildirilen, İlâhi emirlerdir. Orada kalp ile ve bedenle yapılacak, Her iş bildirilmiştir gayet açık olarak. O halde Ona şükür, "İslâma sarılmak"tır, Yâni farzları yapıp, haramdan sakınmaktır.)

