"Yarın yaparım" diyenler Allah adamlarından, büyük âlim ve velî, Nasihati herkese olurdu faideli. O bir gün buyurdu ki, "Helekel müsevvifûn" "Yarın yok, bugün vardır", mânâsı budur bunun. Hadisi şeriftir ki, O Server buyurmuştur, Yâni, "Yarın yaparım diyen helâk olmuştur." Yarın sana sorulur, hesabı her bir işin, "Sen bunu yaptın ama, ne maksatla, ne için?" Eğer ki güzel cevap veremezsen sen buna, Bir paçavra misali, çarpılır suratına. Bu dünya ni''metleri, insanı aldatıyor, Halbuki Allah ona, "Metâ-ül gurur" diyor. Tencereyi tutmağa yarıyan bez vardır ya, İşte, "Metâ-ül gurur" geliyor bu mânâya. Büyükler buyurur ki; (Bir kimse yola çıksa, Götürür o seferde, ne lâzım olacaksa. Bir günlük mesafeye gidecek olsa insan, Günlük ihtiyaç kadar, götürür eşyasından. Yatak yorganını da, almaz elbet yanına, Zira bu, muhaliftir kulun tabiatına.) Yine bir talebeye yazdığı mektubunda, Şöyle buyurmaktadır, "İtikad" mevzuunda: (İtikad bilgileri, herkese zarûridir, Öğrenmek, her mü''minin asli vazifesidir. Her kim çocuklarına îman bilgilerini, Vermezse, yapmamıştır insanlık görevini. İtikad edilmesi çok lâzım olanları, Âlimler şu şekilde bildirdi ayrı ayrı. Hak teâlâ elbette, kendi zâtiyle vardır, Yâni kendi kendine varlıkta durmaktadır. Nasıl şimdi var ise, hep var idi önceden, Ve hep var olacaktır, devamlı, ebediyyen. Varlığının önünde, sonunda yokluk olmaz, Çünki Onun varlığı, lâzımdır, Onsuz olmaz. O, vâcib-ül vücuttur, varlığı lâzımdır hep, Ve Onun kudretidir, bu varlığa tek sebep. O, birdir, şeriki ve benzeri yok elbette, Ve Onun hiç ortağı yoktur ulûhiyyette. İbadet olunmağa hakkı olmakta da bir, Yoktur asla ortağı, yoktur O''na bir nazir. Ortağı olmak için, müstakil, yâni kâfi, Olmaması lâzım ki, bir "kusur"dur bu dahî. O, ulûhiyyetinde, müstakildir muhakkak, O halde lüzumsuzdur, Ona şerik ve ortak. "Lüzumsuz olmak" ise, bir kusurdur, elbette, Kusur da, noksanlık da, olmaz ulûhiyyette. Şerik olacağını düşünmek yâni Ona, Olamıyacağını, çıkarıyor meydana.)

