Çetin günler... Bu zât buyuruyor ki; (Namaz dinde direktir, Yâni "Müslüman" demek, sanki "Namaz" demektir. Hiç özrü olmaksızın, sırf tembellik ederek, Beş vakit farz namazdan kazâya kalsa bir tek, Cezâsı, af olmazsa Cehennemde yanmaktır, Zîra Rabbin emrini, bu hafife almaktır. Acele kazâ etmek lâzımdır o namazı, Yoksa, zaman geçtikçe kat kat artar cezâsı. Yâni o farz namazı kazâ edecek kadar, Sonradan boş, müsait geçtikçe dakikalar, Ateşte yanacağı müddet de çoğalır hep, Öyleyse kul Rabbinden etmeli hayâ, edeb.) Yine bir sohbetinde buyurdu; (Ey insanlar, Bilin ki önümüzde gayet çetin günler var. Ahirette herkese sual ve hesap vardır, Zira Peygamberimiz şöyle buyurmaktadır: "Nasıl ki sürüsünden mes''ul ise bir çoban, Siz dahî mes''ulsünüz, çoluk çocuğunuzdan." Ayrıca ihlâs ile yapınki her ameli, Mahşerde onlar size olsunlar faideli. Rabbimiz buyurur ki; "Siz ibadetinize, Hiç riyâ sokmazsanız, ben azab yapmam size." Yani "Tam ihlas" ile yaparsanız ibadet, Niye azab edeyim ben size, etmem elbet) Bir gün de buyurdu ki; (Dünya, amel yeridir, Ücret alınacak yer, elbette âhirettir. Sâlih, iyi işleri yapmaya uğraşınız, Allah''ın beğendiği amelleri yapınız. Bu ameller içinde, en üstünü "Namaz"dır, Namaz, dînin direği, mü''minin mi''râcıdır. O halde tam kılmalı Müslüman namazını, Getirmeli yerine, edeb ve erkânını. Yâni farzı, vâcibi, hattâ sünnet ve edeb, Lâyık olduğu gibi hepsini yapmalı hep. Rükû ve secdelerde, hem kavme ve celsede, Dikkat etmek gerekir, elbet tumâninete. Yâni bu dört mahalde, a''zâlar hareketsiz, Kalmalı ki, buna çok dikkat eylemeliyiz. "Tâdil-i erkân"a da dikkat eylemelidir, Zira bunu yapanlar, kazanır büyük ecir. Bu da, her bir a''zânın, sükûn ve tumâninet, Bulunca, hareketsiz durmasıdır bir müddet. Hanefî âlimleri, buna "Vâcib" demiştir, Yapmayana azab ve tehdit bildirilmiştir. İmâm-ı Ebû Yûsüf ve İmâm-ı Şâfii, İse "Farz" demişlerdir, İmâm-ı Mâlik gibi. Çok kimseler bunlara hiç dikkat etmiyorlar, Böylece namazları elden kaçırıyorlar.)

