Kendini hesaba çek Bir gün "zengin" bir kişi, bu velînin yanına, Gelince şu şekilde nasihat etti ona: (Kardeşim, zengin olmak hiç mühim değil elbet, Zîra bu seâdete değildir bir işaret. Mühim olan, o malı nereden kazandınız? Ve onu nerelere ve nasıl harcadınız? Helâlden kazanmıyan, yüzlerce hacca gitse, Sonunda Cehenneme düşebilir o kimse. Ve kılsa da o kişi, binlerce rek''at namaz, Yine de Cehennemden kendini kurtaramaz. Zîra eğer haramla beslenirse bir beden, Hiç sevap kazanamaz, yaptığı ibadetten. Farz borcu ödense de, verilmez aslâ sevap, Hattâ tevbe etmezse, çekebilir çok azab. Haram ile beslenen vücudu ateş yakar, Aklı olan, harama eder mi hiç itibar? Kazandığın maaşı helâl ettirmemişsen, Nasıl cevap verirsin, Rabbine mahşerde sen? "Bugün ben, Allah için ne yaptım?" diye her gün, Kendine hesap sor ki, hafiflesin bu yükün. Zîra Peygamberimiz buyurur ki; (Şimdiden, Görün hesabınızı, hesaba çekilmeden.) Hak teâlâ soracak, mahşerde bize yarın; (Nasıl para kazanıp, nerelere harcadın? Nerelerde eskittin vücut a''zâlarını? Hazırlamak gerekir, bunların cevabını.) Yine bir sohbetinde buyuruyor ki bu zât; (Günahlardan çok sakın, nefsine verme fırsat. Herhalinde tâbi ol, tam uy islâmiyyete, Ehli sünnete sarıl, kapılma bir bid''ate. Sıkıntıda Allah''tan ümîdini kesme hiç, Her bir darlıktan sonra, olur neş''e ve sevinç. "Sıkıntılı" andada, "ferahlık" vaktinde de, Herhangi değişiklik olmasın ahvâlinde. Yâni "varlık" ve "yokluk" olsa da sende bilfarz. Bu, hiç değiştirmesin halini hem de biraz. Hattâ yokluk olunca, artsın neş''en, sevincin, Varlıkta da bilâkis, sıkılsın biraz için. Alimlerden birine sordular ki bir zaman; (Efendim, nasıl olur hakiki bir Müslüman?) Buyurdu; (Neş''elidir fakirlik anlarında, Lâkin üzüntülüdür, varlıklı zamanında. Sıkıntıda ararlar onlar rahatlıkları, Hadiseler değişse, değişmez hiç huyları. Sırf kendi kusurunu görür onlar büsbütün, Herkesi kendisinden görürler daha üstün, Onlar, islâmiyyeti öğrenip ince ince, Sonra amel ederler, bu bilgi mûcibince.)

