Hikmeti ne imiş? "Ali Faki" isminde, var idi ki bir vaiz, O da, Emir Sultandan alırdı nur ve feyiz. Sık sık Balıkesir''den, Bursa''ya gelip bu zat, Alırdı o deryadan, çok ilim ve füyûzat. O bir gün, kitaplarda bir hadis gördü fakat, Bunun doğruluğuna edemedi itimat. Düşündü ki; "Gideyim yarın Emir Sultan''a, Hadis midir değil mi, sorayım bunu ona." Geldi bu fikir ile, huzuruna "Emir"in, Lakin bu sualini, sormadan ona hemîn, O, bu zâta bakarak, buyurdu ki: Ey vâiz, Sahihtir dün kitapta okuduğun o hadis. O, şöyle olmuştur ki, bir gün ceddim Resul''e, Kâfirler toplanarak, sordular Ona şöyle: (Hak Peygambersen eğer, şu Hacer-ül esvet''ten, Senin işaretinle, bir yiğit çıksın hemen. Sarışın, güzel yüzlü olup, güzel konuşsun, Ve elbisesi dahi, temiz ve düzgün olsun.) O gece nazil oldu, Cibril aleyhisselam, Dedi ki; (Hak teala gönderdi sana selâm. Buyurdu ki: "Söyle de, Habibim üzülmesin, İzzetim, azametim, celalim hakkı için, O dua eder etmez kafirlerin yanında, Biz o genci, o taştan çıkarırız ânında.") Kafirler, Beytullaha toplandılar o sabah, Bir işaret buyurdu o taşa Resulullah. Taş ikiye ayrılıp, içinden güzel, şirin, Ve temiz elbiseli bir genç çıktı sarışın. Bazısı bunu görüp, Resule inandılar, Bazısı sihir deyip, dalalette kaldılar. Sonra da Resulullah şöyle buyurmuşlardır, (Ey eshabım, bu gencin üç günlük ömrü vardır. Siz onu, bir kız ile evlendirin bu gece, Ki yüksek bir zürriyet kalsın ondan böylece.) Genci evlendirdiler, üç gün geçti aradan, Lakin ölüm haberi gelmedi yine ondan. Eshab, Resulullaha ettiler ki şöyle arz; (Ya Resulallah, sizden yalan söz sadır olmaz. O gencin ölmesini bekliyorken biz, fakat, Duyduk henüz ölmemiş, sürüyor hâlâ hayat.) Buyurdu; (Cebrailden öğrenmiştim onu ben, Yani vahiy değildi o sözüm Haktan gelen.) O an Cibril gelerek, Resule verdi haber, Dedi; (Ya Resulallah, Rabbimiz selam eder. Buyurur; "Ey Habibim, o genç, düğün gecesi, Ekmek hazırlatmıştı, evi için üç tepsi. Onu, Besmele çekip, yiyeceklerdi ki tam, Kapıya fakir gelip, istedi biraz taam. Ekmekleri fakire verip uğurladılar, O gece aç olarak, yattı ve uyudular. Biz de, üç tepsi için, onardan otuz sene, Ömür ihsan eyledik, bu yüzden kendisine.")

