"Fâtıma mübarektir" Resulün emri ile, yapıldı her hazırlık, Evin eşyaları da tamamlanmıştı artık. Emretti Resulullah hem hazreti Ali''ye; (Biraz yağ, biraz hurma satın alıp gel) diye. Beş dirhem ile "hurma", dört dirhem''le "yağ" aldı, Resul-ü müctebanın huzurlarına vardı. Aliyyül mürtezaya sonra Fahr-i kâinat; Buyurdu; (Sofra getir, deriden olsun fakat.) O deriden sofrada, hurma, yağ ve yoğurdu, Mübarek elleriyle, karıştırıp yoğurdu. Bir çeşit yemek yapıp, buyurdu ki o zaman; (Yâ Ali, dışarıdan getir kimi bulursan.) "Yediyüz kişi" idi, gelenlerin cümlesi, O azıcık yemekten, yedi ve doydu hepsi. Bu velime yemeği, yendikten sonra ise, Buyurdu ki; (Yâ Ali, siz gidin evinize.) Hazreti Ali der ki; üç gün geçti aradan, O Server hanemize teştif etti tekrardan. Bana buyurdular ki; (Yâ Ali, su getir az) Peki deyip, hemence getirip eyledim arz. (Biraz iç, biraz kalsın) diye emreylediler, Ben içtim, kalan suyu üzerime serptiler. Tekrar (su getir) diye, emretti bana yine, Onu dahi getirip, verdim kendilerine. Bana yaptığı gibi, ona da yaptı aynen, Sonra da dışarıya gönderdi beni hemen. O zaman Resulullah, çağırdı Fâtıma''yı, Ondan sual eyledi Aliyyül mürtezâyı. Fâtıma arz etti ki; (İyi halleri çoktur, Bütün üstün sıfatlar, kendisinde mevcuttur.) Ve ilave etti ki; (Babacığım ve lâkin, Bazıları diyor ki, çok fakirdir helâlin.) Buyurdu ki; (Ey kızım, inanma buna, aman, Asla fakir değildir, senin erin ve baban. Erkeklerden ilk önce iman eden, erindir, Eshabımın içinde, ilimde en derindir. Rabbimiz, Ehli beytten seçti iki kimseyi, Bunlardan biri baban, helâlindir diğeri. Ey kızım, sakın ola isyan etme erine, Ve asla muhalefet eyleme bir emrine.) Çağırdı daha sonra, Aliyyül mürtezayı, Ve ona ısmarladı, Fatımatüz zehrâyı. Buyurdu ki; (Fatıma mübarektir yâ Ali, Allah''ın rızasına muvafıktır her hali. Ve benden bir parçadır, onu incitmeyesin, Yoksa ben incinirim, bunu böyle bilesin.) Hazreti Ali dahi, üzmedi Fâtıma''yı, O da hiç incitmedi Aliyyül mürtezayı.

