Kaydet
a- | +A
''Seni nerede arayayım?'' Çok az kalmış idi ki Resulün vefatına, Bir ara Melek-ül mevt geldi Resul katına. Rabbimiz Azrâil''e, buyurdu ki o vakit; (En güzel bir surette, bugün Habibime git. Eğer izin verirse, ruhunu yumuşak al, Ama izin vermezse, geri dön yine derhal.) O da girip çok güzel bir insan suretine, Geldi Resulullah''ın hanesinin önüne. Dışardan seslenerek, içeri girmek için, Ehli beyti Resul''den istedi şöyle izin: (Esselâmü aleyküm, ey hane sakinleri, İzin verir misiniz ben gireyim içeri?) Fâtıma, bu ses ile çıkıp baktı bu sefer, Gördü ki biri gelmiş, içeri girmek ister. Dedi ki; (Resulullah hali ile meşguldür, İçeri girmenize mâlesef izin yoktur.) Bu sefer yüksek sesle ve heybetli olarak, Dedi; (Müsaadenizle, girmem lazım muhakkak.) Allah''ın sevgilisi, uyandı bu seslerden, Sordu ki; (Yâ Fâtıma, kimdir böyle seslenen?) Arz etti ki; (Bir kimse gelmiş sizi görmeye, Bizden izin istiyor, içeriye girmeye. Özür beyan eyledim, gitmiyor lâkin geri, Ve diyor ki, mutlaka girmem lazım içeri.) Buyurdu; (Yâ Fâtıma, kimdir o, bilir misin? O, lezzetleri yıkan melektir, söyle girsin. O, çocukları yetim, kadınları dul eder, Onunla evler harab, ma''mur olar kabirler.) Fâtıma hazretleri bunları babasından, Duyunca, fevkalâde kederlendi o zaman. Bu büyük ıstırapla başladı ağlamaya, Eğildi babasının mübarek kulağına. Ve sual eyledi ki; (Ey canım babacağım, Seni mahşer yerinde nerede bulacağım?) Buyurdi ki; (Kevserin başında beni ara, Orada su veririm gelen Müslümanlara.) Fatıma hazretleri sordu yine; (Ey babam, Nerede arayayım, orada bulamazsam?) Buyurdu ki; (Mîzanın yanına gideceğim, Orada ümmetime şefaat edeceğim.) Sordu ki; (Orada da bulamazsam eğer ki, Seni, hangi mahalde bulurum o gün peki?) Buyurdu ki; (Sırat''ın kenarında olurum, Ümmetim geçtiğinde, yardımda bulunurum.) Sordu yine; (Ey babam, olmazsan orada da, Nerede arıyayım, hazretini orada?) Buyurdu; (Cehennemin yanında ara beni, O ateşe düşmekten, korurum ümmetimi.)
ÖNE ÇIKANLAR