Dünya adamı!.. Allah adamlarından olan bu mübarek zât, Tesirli sözleriyle, ederdi çok nasihat. Derdi ki; (Nazargâh''ı ilâhidir kalbimiz, Kalpleri kendisine mahsus kıldı Rabbimiz. Kalp, Allah sevgisinin ve îmanın yeridir, Kalpte bunlar oldukça, hayattadır, diridir. Halbuki sevmez Allah, dünyayı zerre kadar, Ona, ezelden beri, etmemiştir hiç nazar. Madem ki bu dünyayı sevmiyor Rabbimiz de, Öyleyse muhabbeti, ne arar kalbimizde? Mühim olan, insanda, gâye, hedef, niyettir, Yâni kulun gönlünde olan istikamettir. Yalnız "Dünyalık" ise, kişinin tek hedefi, O, "Dünya adamı"dır, çok fakir olsa dahî. Çünki sırf nefsi için, dünyalık eder, talep Dünyaya yönelmiştir, dünyayı düşünür hep. Birinin de gönlünde "Âhiret" varsa eğer, Dünya malü mülküne vermiyorsa hiç değer, Yâni onun kalbinde, hiç dünya yoksa şayet, Sadece Âhireti tutmuşsa istikamet Olsa da onun pek çok malı, mülkü, makamı, "Ahiret adamıdır", değil dünya adamı. Çünki çok malı mülkü olsa da onun yine, Lâkin sevgilerini, sokmamıştır kalbine. Süleyman Nebî''ye de, verildi çok saltanat, Kalbinde zerre kadar sevgisi yoktu fakat.) Bir gün de bir talebe gelerek huzuruna, Nasihat isteyince, şöyle buyurdu ona: (Ey oğlum, araştırma kusurunu kimsenin, Düşün, Rabbine karşı, kusurun yok mu senin? Kendini mü''minlerden kıymetli görme zinhar, Bu "kibir" belâsına, olma sakın giriftar. Bir mü''mini görünce, şöyle düşün ve de ki; "Necat''ım, bu kimsenin duasındadır belki." Tasavvuf, baştan başa "Edep"ten ibarettir, Bu olmazsa, Allah''a kavuşulmaz demektir. Âhirete nisbetle, "Çok kısa"dır bu hayat, Dünyada kazanılır, azab veya mükâfat. Bu birkaç günlük ömür, nasıl geçirilirse, O sonsuz hayatta da, o geçer elimize. Aklı olan, şimdiden yapar hazırlığını, "Sonsuz yolculuk" için, toparlar azığını. Kim devamlı bakarsa, ölüm hazırlığına, Onun dünya işi de, girer hepsi yoluna. Her kim de çalışırsa, sadece "Dünya için" Olur onun her işi, karışık, zor ve çetin. İnsanın en kıymetli sermayesi, ömrüdür, Onu, dünya uğruna harcamak ne kötüdür.)

