Kaydet
a- | +A
''Günah işlemeyin!'' Sa''d bin Ebi Vakkas hazretlerini bir gün, Gönderdi Ömer Faruk, İran''ın fethi için. Kisrâ elçi gönderip, Sa''d hazretlerine, Sordu ki; (Gelmenizin, acaba sebebi ne?) Cevaben buyurdu ki; (Biz Hakk''ın askeriyiz, Sizi İslâm dinine davet için gelmişiz. Ya bunu kabul eder, olursunuz Müslüman, Yahut da harp ederiz, başka çare yok şu an.) Elçi iş bu teklifi iletince Kisra''ya, Savaşı tercih edip, başladı hazırlığa. Dedi; (İslam ordusu, "Yirmibin kişi" ancak, Bizse "Yüzbin kişi"yiz, ne var bunda korkacak?) Nihayet harp başlayıp, devam etti durmadan, Öyle şiddetlendi ki, oldu etraf toz duman. Lâkin düşman içinde, o gün bir kimse vardı, Bu kuvvetli bahadır "Rüstem bin Mihriban"dı. İri cüsseli olup, savaşırdı pek şedit, Karşısında gaziler düşerdi bir bir şehid. İslam ordusunda da vardı ki bir kişi hem, Saf dışı edilmişti, bir günahı yüzünden. Zira hazreti Ömer, Sa''d hazretlerine, Mektup yazmış idi ki, (Dikkat et askerine. Varsa günah işleyen bir askerin, bir erin, Onun savaşmasına verme ruhsat ve izin. Zira bir toplulukta, işlerse biri günah, Bu sebepten o kavmi muvaffak etmez Allah. Düşmanın çokluğundan korkma ey Ebi Vakkas, Sen günah işlemekten ve Allah''tan kork esas. Siz de günah işleyip isyankâr olursanız, Kisrâ''nın ordusundan, kalır mı bir farkınız?) Velhasıl o hapis er, bulunduğu çadırdan, Muharebe yerini seyrediyordu her an. O, Rüstem kâfirini görüp üzülüyordu, O yerden için için, ona diş biliyordu. Birine rica edip, çözdürdü ellerini, Ve aldı komutanın savaş aletlerini. Fırlayıp bindi hemen, yine onun atına, Çıktı nâra atarak, Rüstem''in karşısına. Hamle edip düşürdü, onu at üzerinden, Ayırdı daha sonra, başını gövdesinden. Sonra acele ile, çadıra döndü yine, O zinciri tekrardan, taktırdı ellerine. Rüstemin ölümüyle, kâfirler dağıldılar, Gaziler kovalayıp, pek çoğunu kırdılar. Başkumandan bu hali, bildirdi halifeye, Cevap geldi (O eri, bağışladım ben) diye. Bu savaşta "elli bin" kâfiri öldürdüler Büyük bir zafer ile, Medine''ye döndüler.
ÖNE ÇIKANLAR