Garip bir rüya!.. Fahr-i âlem kıldırıp, bir sabah namazını Verdi hemen mihraba, mübarek arkasını. Sonra sual etti ki, sahabeye şöylece; (Bir rüya göreniniz oldu mu hiç bu gece?) Bir cevap gelmeyince, o ara sahabeden, Buyurdu ki: (Garip bir rüya gördüm gece ben. Şöyle ki, bir Cennete girmiş geziniyordum, Etrafıma bakarken, çok yüksek bir "Köşk" gördüm. Ben bu köşkü görünce, düşündüm ki: "Kim bilir, Bu köşk, peygamberlerden acep hangisinindir?" Ben böyle düşünürken, bir meleği farkettim, (Bu, kime ait?) diye, yaklaşıp sual ettim. Dedi: (Bunun sahibi, değildir bir Peygamber, Arab oğullarından, bir kimsedir muteber. Sonra devam ederek, dedi: (Bunun sahibi, Ümmet-i Muhammed''den, şerefli bir sahabi.) Dedim: (Peygamberiyim işte ben bu ümmetin, O eshabım kim ise, bana da haber verin.) Dedi: (Dost seçmişdin ya, dört kişiyi eshabtan, Ömer ibnil Hattab''dır, işte bu, o dört zattan.) Hurilerle doluydu, o köşkün içerisi, Birer yıldız misali, parlardı her birisi. Yâ Ömer, sana mahsus biri vardı ki hele, O huriyi vasfetmek, mümkün değil dil ile. Ve lâkin gayretinden, yüzüne bakamadım, O sırada uyanıp, gece namaza kalktım.) Bunu Resulullah''tan, duyunca İbni Hattab, Utandı, mahcub oldu ve şöyle verdi cevap: (O köşk de, sahibi de, feda olsunlar sana, Bizler senin sayende, kavuştuk her ihsana.) Resulün rüyasını dinleyen sahabiler, Onun üstünlüğünü, daha iyi bildiler. Yine aynı şekilde, eshaba Resulullah, Bir rüya gördüğünü, haber verdi bir sabah. Buyurdu ki: (Rüyada, ümmetimi gördüm ben, Herbiri birer birer, geçiyordu önümden. Bir kısmının gömleği, dizinin altındaydı, Kiminin tam dizinde, kimi yukarıdaydı. O sırada Ömer''i gördüm, geçti yanımdan, Yere sürünüyordu, gömleği uzunluktan.) Eshab sual etti ki Resul-i kibriyaya; (Nasıl mânâ verdiniz, acaba bu rüyaya?) Peygamber Efendimiz bu suale cevaben, Buyurdu ki; (Din ile, tabir ettim bunu ben. Halifelik zamanı, uzundur zira Onun, Şark ve garpta insanlar, eğerler ona boyun. Onun halifeliği, zamanında hem yine, Yayılır İslamiyet dünyanın her yerine.)

