Kaydet
a- | +A
''Dağılın yeryüzüne!'' Müşrikler mü''minlere ettikçe eza, cefa, Mü''minlerin sayısı artıyordu çok daha. Kâfirler bunu görüp, daha da azıttılar, Bu işkencelerini, daha çok arttırdılar. Eshabın çektikleri bu cefalara fakat, Pek çok üzülüyordu, O Server-i kainat. Zira bu işkenceler, arttıkça artıyordu, Buna, mübarek kalbi hiç dayanamıyordu. Bir gün buyurdular ki Sahabe-i güzine, (Ey eshabım dağılın, şimdi siz yeryüzüne. Ümid ediyorum ki, yakında cenab-ı Hak, Sizleri bir araya toplar yine muhakkak.) Onlar sual etti ki, Resul-i müctebaya, (Ne tarafa gitmemiz münasiptir acaba?) Mübarek eli ile, eyleyerek işaret, "Habeş" memleketini gösterdi istikamet. Buyurdu ki; (Gidiniz Habeş memleketine, Oranın hükümdarı zulmetmez milletine. Bir kurtuluş kapısı açılıncaya kadar, O doğruluk yurdunda, bir müddet kılın karar.) Bu hicret kararıyla, Resulullah o zaman, Kurtarmış oluyordu, eshabını ezâdan. Onun müsaadesiyle eshab hazırlanarak, Hicrete başladılar, Mekke''den ayrılarak. Lâkin Resulullah''tan ayrıldıkları için, Çok üzülüyorlardı hepsi de için için. Hazreti Osman ile, hazreti Rukayye de, Bulunuyorlardı bu ilk giden kafilede. Hazreti Osman için, o gün Nebiyyi zişan, Buyurdular ki; (Osman, hiç şüphe yok ki şu an, Lût Peygamberden sonra, zevcesiyle birlikte, Hicret eyleyenlerin, ilkidir böylelikle.) Sahabe-i kiramın, kimi binek alarak, Kimi de hiç bineksiz, yani yaya olarak, Vatan ve evlerini bırakarak bir gece, Mekke''den ayrıldılar, kâfirlerden gizlice. Tüccarlarla anlaşıp, verdiler belli ücret, Gemilerle Habeşe ulaştılar nihayet. Müşrikler sahabenin böyle gidişlerine, Vakıf olup atlarla, düştüler peşlerine. Ve lâkin boşa gitti, onlardaki bu gayret, Gidip me''yus şekilde, ettiler geri avdet. Habeş hükümdarının, ismi "Necâşi" idi, Adil, merhametli ve insaflı bir kişiydi. Gayet iyi davrandı, giden muhacirlere, Yerleştirdi onları, ülkesinde bir yere. Müslümanlar orada, tam himaye gördüler, Huzur ile Allah''a ibadet eylediler.
ÖNE ÇIKANLAR