Kaydet
a- | +A
Vefatı... "Mustafa Bekri" diye, bir seyyid var idi ki, Mescid-i Nebevinin temizleyicisiydi. Bu zat anlatıyor ki, her gece hemen hemen, Resul-i kibriyayı, rüyada görürdüm ben. Tebessüm buyururdu, her gece gördüğümde, "Hizmetten memnun" diye, seviniyordum ben de. Fakat gördüm bir gece, ağlardı Resulullah, Onu öyle görünce, üzülüp dedim Eyvah, Yoksa bir hizmetimde kusur, mu oldu vaki, Acep hangi hizmette, ne gibi hatam var ki?" O zaman Resulullah dönüp benden tarafa, Buyurdu ki; (Kusurun olmadı ey Mustafa. İsmi benim ismimden, mübarek, âlim bir zat, Vefat etti, işte ben ağlarım ona bizzat.) Sonradan öğrendik ki, oradan gelenlerden, "İmâm-ı Gazali"ymiş, o zaman vefat eden. Binyüz onbir senesi, Cemazil evvelinde, Ondördüne rastlayan, pazartesi gününde. Gece sabaha kadar, zikir, fikir, ibadet, Yaparak Kur''an''ı da eyledi çok tilavet. Sabah vakti olunca, tazeledi abdesti, Sonra yakınlarından, kefenini istedi. Öpüp başına koydu, sonra sürdü yüzüne, Dedi ki; (Yâ İlahi, emrin baş göz üstüne.) Sonra da odasına girdi yalnız olarak, Bir daha çıkmayınca, ehli çok etti merak. Kapısını açıp da girdiler ki odaya, Kavuşmuş büyük imam, Allahü teâlâya. Baş ucunda yazılı bir kağıt vardı ancak, Ona, şu beyitleri yazmıştı son olarak; "Ey beni ölmüş görüp, ağlayan ehli beytim, Şunu iyi bilin ki, gerçekten ben ölmedim. Öldü zannedersiniz siz beni şimdi, fakat, Benim için, şu anda başladı asıl hayat. Bir Fatiha okuyun, ruhuma bu arada, Ben gittim, biliniz ki siz varsınız sırada." İmâm-ı Gazâli''yi, vasiyyeti üzere, Şeyh "Ebû Bekr-i Nessac" koymuş idi kabire. Mezardan çıktığında, gördü ki o ahali, Yüzü kül gibi olmuş, değişmiş onun hali. N''oldu diye sorunca, kendisine insanlar, Dedi ki; (Çok acayip bir şey gördüm aşikâr. Ben İmam''ın nâşını, koyduğumda mezara, Çok nurlu bir "sağ el"i görüverdim o ara. Gaibden denildi ki, "Bu mübarek imamın, Elini, eline koy Seyyid-ül enbiyanın." Bunu gördüm gözümle, işittim kulağımla, Sonsuz rahmet eylesin, İmam''a Hak teala.)
ÖNE ÇIKANLAR