Kaydet
a- | +A
"İki vâiz bıraktım" Sultan Sencer, İmâmı saraya etti davet, O da kabul ederek, etti buna icabet. Girince, sultan onu karşıladı ayakta, Kucaklayıp tahtına oturttu onu hatta. İmam dahi oturdu, Besmele söyleyerek, Buyurdu ki: Herkese nasihat etmek gerek. Ve lâkin insanlara nasihat etmek için, Risalet kaynağından alınır ruhsat, izin. Resulullah buyurdu; (Bir susan, bir konuşan, İki nasihatçıyı, bıraktım size şu an. Bunlardan birincisi "Ölüm"dür ki, konuşmaz, Diğeri "Kur''ân"dır ki, konuşup eder va''z.) Susan vaiz diyor ki, lisan-ı hâli ile, (İnsanları pusuda beklerim her an böyle. Ecelleri gelince, çıkarak o pusudan, Âniden yakalarım, vermeden fırsat, aman.) Bu hali şimdi görmek isteyen varsa eğer, Eski padişahların halini düşünsünler. Alparslan ve Melikşah, Çağrı bey nerde hani? Şimdi toprak altında, oldular hepsi fani. Lisan-ı halleriyle diyor ki şimdi onlar: (Gafletle yaşamayın, ey şimdiki sultanlar. Biz dahi sizin gibi, bir vakit sultan idik, Lâkin, hiç tanımıyor ecel sultan ve melik.) Ey sultan, Allah sana bahşetti doğru iman, Güler yüz, güzel ahlak ihsan etti sonradan. Sultanlık nimetini verdiyse Allah sana, Sen de amel yaparak, şükreyle bu ihsana. Bu gün sultanlığınla mağrur olma ki zinhar, Senden daha kudretli, "Sultanlar Sultanı" var. Daha sonra dedi ki; (Ben oniki senedir, Halktan uzaklaşmış ve halen uzletteyimdir. Şimdi Nişabur''daki ilim medresesine, Müderris olmam için, ısrar edilir yine. Lâkin arz edeyim ki, şu hususu ey sultan, Benim, hak sözlerimi kaldırmıyor bu zaman. Bu zamanda hak bir söz söylerse biri eğer, Kapı ve duvar bile, aleyhine geçerler. Bana söylenenleri rüyada görse idim, "Karışık rüya", yahut "Bu bir kâbustur" derdim. İmâm-ı Azam''a da, söz demişim aleyhte, İşte buna tahammül edemem katiyyetle. Bunun için siz beni affedin ki tedristen, Tus''ta, kendi halimle yaşayayım artık ben.) Bu hadiseden sonra Tus''a döndü o yine, Ve iki sene daha hizmet etti bu dine. "Ellibeş" yaşına da girince bu büyük zat, Sene "Binyüzonbir"de eyledi Hakk''a vuslat.
ÖNE ÇIKANLAR