Kaydet
a- | +A
Akrep ve yılan Binikiyüz otuzbeş yılında bu büyük zat, Hindistan''ın "Delhi"de eyledi Hakk''a vuslat. Halen de "Nûr" saçılır kabrinden pek ziyade, Ziyaret eyleyenler, eder çok istifade. Bir buçuk yaşındayken, babası etti vefat, Annesi meşgul oldu, yetişmesiyle bizzat. "Muinüddin-i Çeşti" adında bir evliya, Bir gün bir vesileyle gelmiş idi oraya. "Onyedi" yaşındayken Kutbüddin-i Bahtiyar, Görünce, kalbi ona meyletti bî-ihtiyar. Talebesi olmayı istedi birdenbire, Kabul etmesi için, yalvardı bu veliye. O dahi kalp gözüyle, yüksek istidadını, Görüp, kabul eyledi bu istek ve arzını. O büyük evliyadan çok feyiz, nur ve himmet, Alarak, tasavvufta yetişti en nihayet. Kutbüddin-i Bahtiyar anlatır ki: Bir kere, Bir arkadaşım ile çıkmıştık bir sefere. Bir nehrin kenarında, mola verip oturduk, Garip bir hadiseye orada şahit olduk. Biz nehrin kenarında otururken hasılı, Baktık, koca bir akrep gidiyor hızlı hızlı. Dedim ki: (Bak bu akrep, süratli gidiyor pek, Onun bu gidişinde bir hikmet olsa gerek.) O da hak verdi bana, takip ettik hayvanı, Sonra gördük ilerde büyükçe bir yılanı. O akrep soktu gidip, yılanı bir yerinden, Koca yılan, anında kıvrılıp öldü hemen. Biz bunun hikmetini düşünüyorduk ki tam, Baktık ki, çok yakında yatmış uyur bir adam. Hiçbir şeyden habersiz, çok derin uykudaydı, Ne akrebin ve ne de yılanın farkındaydı. Düşündük ki: "Bu kişi mübarek olsa gerek, Ki akrep, hizmet etti yılanı öldürerek." Lâkin fena bir koku gelirdi üzerinden, Meğer o, şarap içip, o yere sızmış hemen. Çok şaşırıp, bir mana ararken bu işe biz, Şöyle bir nida duyduk gaibden gayet veciz: (Eğer biz lütfumuzu, hep iyi insanlara, Saçsaydık, kim bakardı cümle günahkârlara.) O adam, bu ses ile uyandı uykusundan, Yılanı da görünce, sarardı korkusundan. Lâkin biz anlatınca herşeyi kendisine, "Nedamet yaşı" doldu o anda gözlerine. Başladı ibadete içkiyi bırakarak, "Yetmiş" defa hac yaptı, hem de yaya olarak. İlim ve ibadete sarılarak o günden, Oldu hem zamanının büyük âlimlerinden.
ÖNE ÇIKANLAR