Kaydet
a- | +A
Gaibden gelen sofra "Mazhar-ı Can-ı Canan", evliyadan bir kişi, Sünneti seniyyeye muvafıktı her işi. Birgün talebesiyle yolculuğa çıktılar, Bir miktar yol gidince, yorulup acıktılar. Çok da yolları vardı, henüz daha gidecek, Ve lâkin yanlarında yoktu hiçbir yiyecek. Tanıdık ev de yoktu, misafir kalmak için, Açlıktan tâkatları kalmadı hiç birinin. Talebeler bir şeyi merak ederdi ki hep, "Hocamız bu hususta ne düşünürler acep?" Mazhar-ı Cân-ı Canan, vakıf olup bu hale, İçinden dua etti, Allahü zülcelâle. Henüz geçirmişti ki, bu duayı O kalbden, Önlerine "Bir sofra" geliverdi gaibden. Üstünde çeşit çeşit var idi nefis taam, Afiyetle yiyerek, ettiler yola devam. Bir miktar yol gidince, acıktı onlar yine, Tekrar "Bir sofra" geldi, gaibden önlerine. Gidecekleri yere, gidip gelene kadar, O sofra önlerine, gelip gitti bu karar. Bir gün de dostlarından, dedi ki biri ona; (Dua et, Hak teala bir oğul versin bana.) Çok severdi bu zatı, Mazhar-ı Can-ı Canan, O, buna güvenerek yapıştı kaftanından. Dedi; (Müjde vererek, sevindir şimdi beni, Yoksa kat''i surette bırakmam eteğini.) Gözlerini kapayıp, daldı murakabeye, Verdi sonra müjdeyi, o sevdiği kimseye. Buyurdu ki; (Üzülme, ol müsterih ve rahat, Verecek Hak teala, sana erkek bir evlat.) Hakikaten bir sene zaman geçti aradan, Ona, bir erkek çocuk ihsan etti Yaradan. Çok büyük bir veliydi, Mazhar-ı Can-ı Canan, Talebeye müjdelerverirdi zaman zaman. Lâkin inkâr edenler vardı ki, kendisini, Yine yalanladılar, sözlerinin hepsini. Onların inkârını anlayınca bu sefer, Buyurdu; (İnanmayan bir kimse varsa eğer, Önceki velilerden seçelim de bir hakem, Bizim sözlerimizi, doğrulasın o madem.) Dediler ki; (En büyük hakem Resulullah''tır, O tasdik eder ise, o müjdeler de haktır.) Mazhar-ı Cân-ı Canan, buyurdu "Peki âlâ", Fatiha-i şerife okuyarak evvela, Ruhuna gönderince, Peygambe-i zişanın, Hepsi Resulullahı görüverdi ansızın. (Mazhar''ın müjdeleri doğrudur) buyurdular, İşitip, herbirisi Ona tabi oldular.
ÖNE ÇIKANLAR