Kalp hasta ise... İslâm âlimlerinden, bir büyük evliyadır, Söz ve nasihatleri, kalp derdine devâdır. Biri ona sordu ki; (Efendim ne sebepten, İnsan lezzet alamaz, yaptığı ibâdetten.) Buyurdu ki; (Sebebi âşikârdır bu hâlin, Bu, hasta olduğunu gösteriyor o kalbin. Kalbin hastalığına şu ki zîra işâret, Yaptığı ibadetten, alamaz tad ve lezzet. Hem de Hak teâlâdan, hayâ etmez o insan, Utanmadan Rabbine eder günah ve isyan. Kalbi hasta olanda, bulunmaz hem de hikmet, Baktığı hiçbir şeyden, alamaz ders ve ibret. Kâr etmez ona öğüt, dinlemez hiç kimseyi, Hep kendi bildiğine göre yapar herşeyi. Kurtulmak istiyorsa, o kimse bu halinden, Lokmaya dikkat etsin, yesin hep helalinden. Bir "Allah adamı"nın katılsın sohbetine, Onun bakışı bile, şifadır kalp derdine. Ni''met bilsin dîne ve insanlara hizmeti, Alır böyle yaparsa, ibadetten lezzeti. Biri de kendisinden nasihat isteyince, Buyurdu; (Evliyayı sev gücün yettiğince. Allahü teâlânın dostudur zîra onlar, Rabbine bu sûretle vâsıl olur insanlar. Bir "Allah adamı"nı her kim çok sever ise, "İbadet yapmış" gibi, sevap alır o kimse. Hattâ bütün nafile ibadetler içinden, Yoktur daha üstünü, evliya sevgisinden. Ya Onu kalbine koy, ya gir Onun kalbine, Ancak böyle erilir, Allah''ın sevgisine. Lâkin kolay değildir, onları kalbe koymak, Öyleyse sen onların kalbine girmeğe bak.) Bir talebesine de buyurdu; (Aman sakın, İyi bil kıymetini, bu gençlik zamanının. Bu vakti oyun ile ve fuzuli şeylerle, Geçirme ki, sonunda hiçbir şey geçmez ele. Bir şeye yaramayan, faidesiz şeylerin, Arkasında koşmakla, biterse bu gençliğin, Sonunda pişman olup, âh edersin elbette, Ve çetin azaplara düşersin âhirette. Kıyamette azaptan kurtulabilmek için, Bu dînin sahibine ittibâ etmelisin. Ömrünü faidesiz şeyler ile geçirmek, Akıllı olanlara yakışan şey değil pek. Bu ömür fırsatının, bilerek kıymetini, Allah''a kulluk ile, geçirmeli vaktini. Asıl iş, sahibine itâat eylemektir, Habercinin görevi, ancak haber vermektir.)

