Hemen tövbe et Allah adamlarından, büyük âlim ve velî, Söz ve nasihatleri, olurdu faideli. Bir gün buyurdu ki (Vefasızdır bu dünya, Sanki hayal gibidir, yahut tatlı bir rüya. Allah''ın sevmediği ne varsa, hep "Dünyâ"dır, Yâni yasak ettiği, haram ve mekruhlardır. Atmak için gönülden dünya muhabbetini, Dinlemek lâzım gelir, evliya sohbetini. Kim "Dünya sevgisi"ni, etmişse kalpten ihraç, O zâtın sohbetidir, buna devâ ve ilâç. Onların, acıyarak bir şefkatli nazarı, Siler atar kalpteki, karartı ve pasları. Her kalpten diğerine, mânevi bir yol vardır, Bu yolla birbirine, bir irtibat sağlanır. İki kişi bir yere gelseler her ne zaman, Kalpleri arasında, bir akım başlar o an Onların ellerinde değildir bu hareket, Haberleri olmadan, kurulur münasebet. Yâni yüksek olanın, kalbinden çıkan nûrlar, Aşağıda olanın kalbine doğru akar. Bu "Allah adamları" öyle büyüklerdir ki, Yanlarında olanlar, olmazlar fâsık, şakî. Onların kapısına, kim gitse ne niyetle, Umduğuna kavuşup, döner umumiyetle. Evinde bulamamış olsa bile o zâtı, Yine de hasıl olur, ne idiyse muradı.) Bir gün de genç birisi, gelerek huzuruna, Nasihat isteyince, şöyle buyurdu ona: (Yaratılış gâyemiz, şudur ki bizim elbet, Sadece Rabbimize eyliyelim ibadet. Lâkin görüyorum ki, gevşeklik ve gaflet var, Bu yüzden çok kimseler, ibadet yapmıyorlar. Uyanmamız lâzımdır, acele bu gafletten, Yoksa olmaz kurtuluş, ebedî felâketten. İbadet yapmamanın, iki sebebi vardır, Biri, Resûlullah''a tamam inanmamaktır. İbadet etmemenin, ikinci sebebiyse, Bunlara ehemmiyet, vermiyor çoğu kimse. Her iki sebeple de, ibadetten kaçınmak, Mümine yakışmayan, fecî bir haldir ancak. Halbuki Resûlullah kurtuluş yolunu da, Gösteriyor ve lâkin, görmüyorlar onu da. Hücurat suresinde, buyuruldu; (Muhakkak, Yaptığınız her şeyi, görüyor cenab-ı Hak.) Böyle olduğu halde, hiç Allah''tan korkmadan, Haram ve günahları, yapıyorlar durmadan. O halde ey evlâdım, eyle hemen istiğfar, Şehadeti söyleyip, îman et şimdi tekrar.

