Fırsat eldeyken!.. İslâm âlimlerinden, bir büyük evliya zât, Bir gün talebesine, şöyle etti nasihat: (Eğer bir Müslümanda, var ise kâmil îman, O kişi, hiç Rabbine edemez günah, isyan. İmanın görünüşü, vardır çok Müslümanda, Ve lâkin hakikati bulunmaz her insanda. Zîra buyuruyor ki, kitabında Rabbimiz; "Ey îman sahipleri, sağlam îman ediniz." Yâni cenab-ı Allah buyurur ki, meâlen, "Ey hakiki îmana erişmeyenler hâlen, Haramdan kaçarak ve çok yaparak ibadet, İmanın esasına kavuşun en nihayet." İmanın hakikati, bir sevgidir, bir hâldir, Böyle îman edene, isyan etmek muhaldir. Çünkü o, âhireti düşünür gece gündüz, Dînin sınırlarına, edemez hiç tecavüz. Siz de haram önünde, kapayın gözünüzü, Yoksa kabul etmezler, mahşerde özrünüzü. Harama, bile bile bakan bir Müslüman''ın, Gözüne "kızgın kurşun" dökülür sonra yarın. "Yalan" ve "Gıybet" dahî, haram ve çirkindir pek, Bu iki günahtan da, şiddetle kaçmak gerek. Rabbimiz iki kapak yarattı ki gözlerde, Acele kapıyalım, haram olan yerlerde. İki dudak ile de, yaptı ki ağza kapak, Haram işlemeyelim, yerinde kapatarak.) Bir gün de genç birine buyurdu ki; (Evlâdım, Ecel takip ediyor, ardından adım adım. Vakit, iki tarafı keskin kılıç gibidir, Onun için bu ömrü, ganimet bilmelidir. Bu ömrü, lüzumsuz ve faidesiz şeylerle, Geçirme ki, mahşerde hiçbir şey geçmez ele. Bu yalancı dünyaya, etme ki hiç temayül, Ona tutulur ise, elden çıkar o gönül. Sen gönlünü sadece, "Allah"a vermeğe bak, Zîra bir sermayedir, Hakk''a gönül bağlamak. Dünya ile âhiret, zıddır birbirlerine, Birini kalbe koysan, yer kalmaz diğerine. Öyleyse iki zıttan, birini seç nihayet, Seçtiğine karşılık, sat kendini, fedâ et. Lâkin iyi düşün ki, dünya elbet fânidir, Bu gün senin olsa da, yarın bir gayrinindir. Âhiret azabıysa, sonsuz ve çetindir pek, Bunun için tercihte, iyi düşünmek gerek. Hem sonra Hak teâlâ, dünyayı sevmez hepten, Ve lâkin çok sever ve razıdır âhiretten. Öyleyse tavşan gibi, gözü açık olarak, Daha ne güne kadar sürecek bu uyumak?)

