1500'lü yıllar... Yer: Gelibolu. Ahmed Bican hazretleri, büyük camide vâzediyor: -Kardeşlerim! İnsanı Rabbinden uzaklaştıran şey, günahlara girmesidir. Ve devam eder: -Günah ateştir, işleyeni yakar. Bir ara başını kaldırır. Ağabeyi Muhammed'i görür kapıda. Fakat o da ne? Ayakta dinlemektedir kendisini. Meraklanır. Akşam söyler annesine: -Anne! Öğren bunu ağabeyimden. Niçin ayakta dinliyordu? Kadıncağız sorduğunda, -Anneciğim! der o da, kardeşim, Hacı Bayram-ı Veli'yi gördükten sonra bir başka Ahmed oldu. Sözleri hikmet saçıyor. Ben de istifade etmek için camiye gittiğimde, sayısız melekler gördüm içerde. İzdihamdan oturacak yer bulamadım. O, melekleri görüyor Ahmed Bican bunu öğrenir. Sevineceğine mahzunlaşır. Sorar annesine: -Ben niçin melekleri göremiyorum? Kadıncağız düşünür, Ve bulur sebebini. -Evladım! der, sen bebek iken, bir gün namaza durmuştum. Ağlamaya başladın. Bir komşu kadın seni emzirdi. Meğer abdesti yokmuş. Manidar değil mi? Bu iki kardeş, genç iken yana yana mürşit aramaktadırlar İşte o günlerde, Hacı Bayram-ı Veli, Edirne'den Ankara'ya doğru yola çıkar. Biraz sonra yanındakiler telaşlanır. Niye mi? Çünkü gayri ihtiyari Gelibolu'ya sapmışlardır. Ancak sakindir büyük veli. Onlara tebessümle bakar, -Devam! buyurur. Belki bu havalide bizi bekliyenler vardır. Yağı, fitili hazır Gelibolu'ya varırlar. Bir evde misafir olurlar. Az sonra kapıya iki genç gelir. Bunlar, Ahmed ve Muhammed Bican kardeşlerdir. Girip, edeble otururlar. Mübarek, iki gence sevgiyle bakar, -Yağı ve fitili hazır iki kandil! buyurur. Bize yalnız kibriti çakmak kalmış. İki kardeş, bulmuşlardır aradıklarını. Huzurunda kemale gelirler.