Dünya üç gündür... Allah adamlarından büyük âlim ve velî, Sohbetiyle herkese, oldu çok faideli. O bir gün buyurdu ki; (Kim Rabbine ihlâsla, Yalvarırsa, her şeyden kurtarır onu Mevlâ. Yâni her isteğini, Rabbinden etse talep, Onun her bir işine, yardım eder Rabbi hep. Zîra buyuruyor ki, temasla Allah buna, "Kâfidir, yeterlidir Hak teâlâ kuluna") Bir gün de buyurdu ki; (İnsanda, çok mûteber, İki nimet vardır ki, çıksalar elden eğer, Kan gelinceye kadar gözünden yaş yerine, Ağlasa, faydasızdır, çünkü gelmez yerine. Onlardan birincisi, "Geçen zamanlar"ıdır, "Ömür"den daha mühim bir sermaye var mıdır? Zîra dünya, "üç gün"dür, dün, bugün, bir de yarın, Dün gitti, geri gelmez, kaybıdır bu insanın. Yarın henüz gelmedi, belki de gelmeyecek, Zîra yarın gelmeden, belki ecel gelecek. Öyle ise gün bugün ve saat bu saattır, Bulunduğu gün ve an, kula büyük fırsattır. "Dostun ayrılığı"dır, ikinci büyük nimet, Bu dahî insan için, büyük kayıptır elbet. Eğer mümkün olsa da, dünyayı verse hattâ, Ölmüş olan bir velî, hiç döner mi hayata? Bir "Allah adamı"nın huzurundaki anlar, Tekrar ele geçer mi, ağlasa çok zamanlar. Onun nûrlu bakışı, huzur ve sohbetleri, Dünyayı verse bile, gelir mi tekrar geri? Bu "Ömür sermayesi" ve "Sohbet-i sâlihîn" Hiç ölçülemeyecek nimettir insan için.) Bir gün de buyurdu ki; (Ey oğlum, bizler kuluz, Ve yalnız Rabbimize kulluk ile memuruz. Kulluk vazifesini yaparken gece gündüz, Dînin sınırlarını etmemeli tecavüz. Hattâ iyi işleri yaparken de dün gece, Düzeltmek lâzım gelir niyetleri ilk önce. Dünyaya düşkünlükten kurtarmalı kalpleri, Ve İslâma muvafık yapmalı amelleri. Dînin emirlerine uyarsa her uzvumuz, O zaman âhirette, azabtan kurtuluruz. Günahımıza bakıp, bunun endişesinden, Korkmalıyız Allah''ın azab edeceğinden. İbâdetler ne kadar olsa da iyi, hâlis, Yine noksan, kusurlu görmelidir bilâkis. "İslâma hizmet" için harcasak da ömrü hep, Sırf bunu bilmemeli, kurtuluşa tek sebep. Zîra fâcirler dahî yapabilir bu işi, "İslâma tam uymak"la kurtulur ancak kişi.)

